Dudak dolgusu, dudak hacmini artırmak, kontur belirginliğini sağlamak ve dudak asimetrilerini düzeltmek amacıyla yapılan, hyaluronik asit bazlı estetik bir enjeksiyon işlemidir. Cerrahi müdahale gerektirmeden, doğal görünümlü sonuçlar sunar ve yaklaşık 6-12 ay kalıcılık sağlar.
Dudak dolgusu işlemi öncesi, enjeksiyon bölgesine lokal anestezik krem uygulanarak ağrı ve rahatsızlık hissi azaltılır. Ardından ince uçlu iğneler veya kanüllerle dolgu maddesi, dudak yapısına uygun şekilde enjekte edilir. Uygulama genellikle 15-30 dakika sürer.
Hacim kazandırma amacı dışında, dudak konturunun belirginleştirilmesi ve dudak kenarlarının kaldırılması gibi estetik hedeflerle de uygulanabilir. Aynı zamanda yaşla birlikte oluşan dudak incelmesi ve çizgilenmelerin giderilmesinde de tercih edilir.
Uygulama sonrasında hafif şişlik, kızarıklık veya morarma görülebilir; bu etkiler genellikle birkaç gün içinde geçer. Dudak dolgusu sonrası ilk 24 saat içinde sıcak yiyeceklerden, makyajdan ve fiziksel temaslardan kaçınılması önerilir. Etkinin devamı için düzenli aralıklarla yenileme yapılabilir.
| Bilmeniz Gerekenler | Bilgi |
| Tanımı | Dudak dolgusu, dudak hacmini artırmak, şekil vermek, simetri sağlamak veya dudak konturunu belirginleştirmek amacıyla uygulanan estetik bir işlemdir. Genellikle hyaluronik asit bazlı dolgu maddeleri kullanılır. |
| Amaç | İnce dudakları dolgunlaştırmak, dudak kenarlarını belirginleştirmek, asimetrileri düzeltmek ve yaşlanmayla azalan hacmi geri kazandırmak için uygulanır. |
| Uygulama Süreci | İşlem öncesi lokal anestezik krem veya enjeksiyon uygulanır. Ardından dolgu maddesi ince uçlu iğne veya kanül ile dudak içine ve kenarlarına enjekte edilir. Uygulama süresi ortalama 15-30 dakikadır. |
| Kullanılan Maddeler | En sık hyaluronik asit bazlı dolgu maddeleri tercih edilir. Bu maddeler vücutla uyumlu ve geçicidir. |
| Etki Süresi | Genellikle 10 ay sürer. Kişisel faktörler ve kullanılan ürün türüne göre değişebilir. |
| Avantajları | Hızlı sonuç alınması, cerrahi müdahale gerektirmemesi, geri dönüşümlü olması ve doğal görünüme yakın sonuçlar sunmasıdır. |
| Dezavantajları | Geçici sonuçlar, enjeksiyon bölgesinde ödem, morluk, ağrı, nadiren topaklanma veya enfeksiyon gelişebilir. Aşırı uygulama yapıldığında doğal olmayan bir görünüm oluşabilir. |
| Uygun Adaylar | İnce dudak yapısına sahip olanlar, yaşla birlikte dudak hacmi azalan bireyler, dudak konturunu belirginleştirmek isteyenler. |
| İyileşme Süreci | İşlem sonrası hafif şişlik ve morluk olabilir; genellikle birkaç gün içinde geçer. Kişi çoğunlukla aynı gün günlük yaşamına dönebilir. |
| Dikkat Edilmesi Gerekenler | İşlemden sonraki ilk 24 saat dudaklara baskı yapılmamalı, sıcak içecekler ve ağır egzersizden kaçınılmalıdır. İşlem uzman ve deneyimli bir sağlık profesyoneli tarafından yapılmalıdır. |
İçindekiler
Dudak Dolgusu İçeriği Nedir ve Vücut İçin Güvenli midir?
Hastaların koltuğa oturduğunda sorduğu ilk ve en haklı soru, vücutlarına enjekte edilecek maddenin ne olduğudur. Günümüzde modern tıbbın ve estetik cerrahinin kabul ettiği altın standart, Hyaluronik Asit (HA) bazlı dolgulardır. Bu maddeyi laboratuvar ortamında üretilmiş sentetik bir kimyasal olarak düşünmemek gerekir. Aslında hyaluronik asit, bizim cildimizde, eklemlerimizde, göz sıvımızda ve bağ dokularımızda halihazırda var olan vücudumuzun çok iyi tanıdığı bir yapıtaşıdır.
Bu molekülün biyolojik olarak en büyük mucizesi, su tutma kapasitesidir. Kendi ağırlığının yaklaşık bin katı kadar su molekülünü kendine çekebilir. Bu yüzden dudağa hyaluronik asit enjekte ettiğimizde, sadece fiziksel bir dolgunluk sağlamış olmayız; aynı zamanda bölgeye yoğun bir nem terapisi uygulamış oluruz. Matlaşmış, kurumuş ve çatlamış dudak dokusu, bu madde sayesinde yeniden parlar ve canlı bir renk kazanır.
Klinik pratikte kullandığımız dolgular, vücuttaki saf hyaluronik asidin teknolojik olarak işlenmiş halidir. Eğer saf halini verseydik, vücut bunu 24 saat içinde metabolize edip yok ederdi. Ancak “çapraz bağlama” teknolojisi sayesinde bu madde jel kıvamına getirilir ve kalıcılığı artırılır. Güvenlik konusuna gelince; FDA onayı almış, yıllardır tüm dünyada milyonlarca kez uygulanmış markalarla çalışmak, işin güvenlik temelidir. Bu dolguların en büyük avantajı “geri döndürülebilir” olmalarıdır. Yani sonuçtan memnun kalınmazsa veya tıbbi bir gereklilik doğarsa, bu dolguyu tamamen eriten bir enzim mevcuttur. Kalıcı silikon dolgular gibi vücutta sonsuza kadar kalmaz, zamanla vücut tarafından doğal yollarla atılır.
Kullanılan dolgu malzemesinin sahip olması gereken temel özellikler şunlardır:
- Biyouyumlu yapı
- Yüksek su tutma kapasitesi
- Homojen jel kıvamı
- Entegre olabilme yeteneği
- Geri döndürülebilirlik
Neden Bir KBB Uzmanı Tarafından Dudak Dolgusu Yapılmalıdır?
Dudak dolgusu dışarıdan bakıldığında basit bir enjeksiyon işlemi gibi görünebilir. Ancak iğnenin girdiği dokunun altında, yüzün en karmaşık ve en hayati anatomik yapıları yatmaktadır. Dudaklar, yüzümüzün en hareketli organıdır; konuşuruz, yemek yeriz, güleriz, öpüşürüz. Bu kadar fonksiyonel bir organın altında, onu besleyen çok güçlü atardamarlar (arteria labialis) bulunur. Bu damarların her bireyde geçtiği derinlik, yaptığı kıvrımlar ve diğer damarlarla olan bağlantıları farklılık gösterir.
Bir Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi uzmanı, eğitim hayatı boyunca sadece bu bölgenin anatomisi, cerrahisi ve damar yapıları üzerine uzmanlaşır. Dolgu uygulamasını yapacak hekimin, iğneyi cilde batırdığı anda iğnenin ucunun hangi kasın içinde olduğunu, damara ne kadar yakın olduğunu, sinir paketinin nerede seyrettiğini ezbere bilmesi gerekir. Bizler için estetik görüntü kadar, hatta ondan daha önemli olan konu hasta güvenliğidir.
Damar anatomisine hakimiyet, olası riskleri minimuma indirmek için şarttır. Yanlış plana, yanlış derinliğe veya kas içine yapılan rastgele enjeksiyonlar, hem estetik açıdan topaklanmalara yol açar hem de dolaşım bozukluğu riskini doğurur. Ayrıca bir cerrahın bakış açısı, dudağı tek başına değerlendirmez. Burnun dudakla açısını, çenenin pozisyonunu, elmacık kemiklerinin durumunu bir bütün olarak görür. Bu bütüncül yaklaşım ve cerrahi disiplin, işlemin sadece güzel değil aynı zamanda sağlıklı olmasının da garantisidir.
Dudak Dolgusu Uygulaması Öncesi Planlama Nasıl Yapılır?
Her hastanın yüzü parmak izi gibi eşsizdir. Bu nedenle “Arkadaşımın dudağından istiyorum” veya “Şu ünlünün dudağı gibi olsun” yaklaşımı maalesef gerçekçi ve doğru değildir. O dudak o yüzde güzel durabilir, ancak sizin yüz hatlarınıza, kemik yapınıza ve mimiklerinize uymayabilir. Başarılı bir işlemin temeli, koltuğa oturup iğneyi ele almadan çok önce, detaylı bir yüz analizi ile atılır.
Bu aşamada “Altın Oran” dediğimiz evrensel estetik kriterleri göz önüne alırız. İdeal bir yüzde, üst dudak ile alt dudak arasında belirli bir hacim dengesi olmalıdır. Genellikle alt dudağın, üst dudaktan bir miktar daha dolgun olması daha estetik ve çekici kabul edilir. Ancak hastanın çenesi gerideyse, dudağı çok öne çıkarmak çeneyi daha da silik gösterecektir. Ya da burun ile dudak arasındaki mesafe (bıyık bölgesi) çok uzunsa, dudağı sadece şişirmek değil yukarı doğru kıvırarak bu mesafeyi kısaltmak gerekir.
Planlama yaparken dikkat ettiğimiz kriterler şunlardır:
- Mevcut dudak hacmi
- Dudak ve burun mesafesi
- Dişlerin görünürlüğü
- Çene ucu pozisyonu
- Asimetriler
- Cilt kalitesi
Özellikle dudakları yapısal olarak çok ince olan hastalarda “kademeli yaklaşım” benimseriz. İncecik bir dudağı tek seansta devasa bir hacme ulaştırmaya çalışmak, dokuya zarar verir ve yapay durur. Bu hastalarda süreci aylara yayarak, dokuyu yavaş yavaş genişletmek en sağlıklı yoldur.
Dudak Dolgusu Yapılırken Ağrı Yönetimi Nasıl Sağlanır?
Dudaklarımız vücudumuzun en hassas, sinir uçlarının en yoğun olduğu bölgelerden biridir. Bu nedenle hastaların işlemle ilgili en büyük endişesi genellikle duyacakları acıdır. Ancak gelişen medikal teknikler ve yeni nesil ürünler sayesinde bu işlem artık son derece konforlu bir hale gelmiştir.
Ağrı yönetimini üç aşamada sağlıyoruz. İlk olarak işlemden yaklaşık 15-20 dakika önce dudak bölgesine çok güçlü lokal anestezik kremler sürüyoruz. Bu kremler cildi uyuşturarak iğne giriş hissini büyük ölçüde azaltır. İkinci ve çok önemli bir detay ise, kullandığımız kaliteli dolgu maddelerinin kendi içeriğinde “lidokain” adı verilen anestezik maddenin bulunmasıdır. Yani dolgu maddesi dokuya girdiği andan itibaren içeriden de bir uyuşma sağlar, bu da işlem sırasındaki basınç veya yanma hissini ortadan kaldırır.
Üçüncü yöntem ise, bir cerrah olarak elimizdeki en güçlü koz olan “sinir blokajı” yöntemidir. Özellikle ağrı eşiği çok düşük olan veya işlemden çok korkan hastalarda, tıpkı diş hekimlerinin yaptığı gibi, dudağa giden ana sinirleri ağız içinden yapılan küçük bir iğne ile geçici olarak bloke edebiliriz. Bu durumda dudak tamamen hissizleşir ve hasta işlem boyunca en ufak bir rahatsızlık hissetmez.
İğne mi Kanül mü Tercih Edilmelidir?
Dudak dolgusu uygulamasında teknik olarak iki farklı enstrüman kullanabiliriz: Klasik ince uçlu iğneler ve ucu kör olan kanüller. Hastalar genellikle bu ikisi arasındaki farkı merak ederler. Aslında her iki yöntemin de kendine göre avantajları vardır ve ideal bir sonuç için çoğu zaman bu iki yöntemi kombine ederek kullanırız.
İğne tekniği, keskin ucu sayesinde bize milimetrik çalışma imkanı sunar. Özellikle dudağın o kıvrımlı çerçevesini (konturunu) belirginleştirmek, “Eros Yayı” dediğimiz orta kısımdaki kıvrımı netleştirmek için iğne vazgeçilmezdir. Russian Lips gibi dikey çalışılan tekniklerde mecburen iğne kullanmak gerekir. Ancak iğnenin keskin olması, işlem sonrası morluk oluşma ihtimalini bir miktar artırabilir.
Kanül ise daha farklı bir teknolojidir. Ucu sivri değil yuvarlaktır. Bu sayede cilt altında ilerlerken damarları veya sinirleri kesmez, onları iterek yanlarından geçer. Bu özellik kanülü güvenlik açısından bir adım öne çıkarır. Kanül kullanıldığında morarma ve şişlik riski çok daha düşüktür. Genellikle ağız köşesinden açılan tek bir minik giriş noktasından tüm dudağa ulaşmak ve hacim vermek mümkündür.
Kullanılan araçların avantajları şunlardır:
- İğne ile keskin hatlar
- İğne ile detaylı şekillendirme
- Kanül ile güvenlik
- Kanül ile az morluk
- Kanül ile homojen hacim
Hangi yöntemin kullanılacağına, hastanın dudak yapısına ve hedeflenen sonuca göre hekim karar verir. Kimi zaman hacmi kanülle verip, ince detayları iğne ile işlemek en mükemmel sonucu ortaya çıkarır.
Russian Lips ve Popüler Dudak Dolgusu Şekilleri Nelerdir?
Son yıllarda sosyal medyanın etkisiyle dudak dolgusunda çeşitli isimlendirmeler ve trendler ortaya çıktı. Bunların başında “Russian Lips” geliyor.
- Russian Lips (Rus Tekniği): Bu teknikte amaç dudağı öne doğru (profil yönünde) uzatmak değil yukarıya doğru (dikey yönde) açarak yüksekliğini artırmaktır. Dudağın o düz ve geniş görünümü, sanki bir kalp şekli varmış gibi durması bu tekniğin imzasıdır. “Tenting” dediğimiz özel bir dikey enjeksiyon yöntemiyle çalışılır. Özellikle dudak ile burun arasındaki mesafesi uzun olan hastalarda, dudağı yukarı kaldırarak bu mesafeyi görsel olarak kısalttığı için harika sonuçlar verir. Ancak zaten dudağı çok kısa olan veya dolgun olan kişilerde abartılı durabilir.
- Doğal (Natural) Teknik: Bu yaklaşımda amaç kişinin “dolgu yaptırdığının anlaşılmaması”dır. Mevcut dudak yapısı korunur, sadece hafif bir hacim verilir ve sınırlar netleştirilir. Doku ile en çok bütünleşen, yumuşak kıvamlı dolgular tercih edilir.
- Pearlique (İnci) Tekniği: Bu tarzda özellikle alt dudağa odaklanılır. Alt dudağın tam ortasında, sağ ve solda iki adet belirgin “yastıkçık” (inci tanesi gibi) oluşturulur. Bu alt dudağın daha dolgun, ortasının hafif yarık ve çekici görünmesini sağlar.
Hangi tekniğin seçileceği tamamen bir muayene konusudur. Sizin yüz hatlarınıza, kemik yapınıza ve genel ifadenize en uygun olan tekniği belirlemek, hekimin estetik vizyonuna kalmıştır. Moda olanı değil size yakışanı yapmak esastır.
Dudak Dolgusu Sonrası İyileşme Sürecinde Neler Yaşanır?
Dudak dolgusu işlemi ortalama 15-20 dakika sürer ve “öğle arası prosedürü” olarak bilinir. Yani işlemden sonra hemen sosyal hayatınıza dönebilirsiniz. Ancak bu işlemin hiçbir yan etkisi olmadığı anlamına gelmez. Dokuya bir müdahale yapıldığı için vücudun buna bir tepki vermesi son derece doğaldır.
İşlemden hemen sonra aynaya baktığınızda gördüğünüz dudak, nihai sonuç değildir. O anki görüntüde dolgunun kendi hacmi, işlem sırasındaki travmaya bağlı ödem (şişlik) ve anestezinin etkisi bir aradadır. Dudaklarınız olduğundan çok daha büyük, hatta belki biraz asimetrik görünebilir. Hastalarımız bazen ilk günün akşamı veya ertesi sabah uyandıklarında dudaklarını çok şiş görüip endişelenebiliyorlar. Bu beklediğimiz ve geçici bir süreçtir.
İlk 2-3 gün ödemin zirve yaptığı dönemdir. Dudakta hafif sertlikler, iğne giriş yerlerinde minik morluklar olabilir. Ödem, genellikle asimetrik inebilir; yani dudağınızın sağ tarafı solundan daha şiş görünebilir. Bu aşamada panik yapmamak, dudağı sürekli incelememek gerekir. Gerçek sonucun ortaya çıkması, dolgunun su tutarak dokuyla bütünleşmesi ve yumuşaması ortalama 10 ila 15 gün sürer. Bu süre zarfında sabırlı olmak ve hekimin önerilerine uymak gerekir. İyileşme tamamlandığında o abartılı şişlik gidecek, yerini doğal ve yumuşak bir dolgunluğa bırakacaktır.
Dudak Dolgusu Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?
Uygulamanın başarısı %50 hekimin tekniğine bağlıysa, %50 de hastanın işlem sonrası bakımına bağlıdır. İlk günlerde dolgu maddesi doku içinde hala yerleşme aşamasındadır ve şekil değiştirmeye müsaittir. Bu nedenle belirli kurallara uymak hayati önem taşır.
Uzak durulması gerekenler şunlardır:
- Aşırı sıcak içecekler
- Hamam
- Sauna
- Solaryum
- Yoğun egzersiz
- Dudak makyajı
- Alkol tüketimi
- Sert masaj
Özellikle ilk 24 saat içinde çok sıcak çay, kahve veya çorba tüketmekten kaçınmak gerekir. Sıcaklık, damarları genişleterek ödemi artırır. Aynı mantıkla hamam, sauna gibi sıcak ortamlar da ilk bir hafta yasaktır. Enfeksiyon riskini sıfıra indirmek için ilk gün dudağa ruj, parlatıcı veya fondöten sürülmemelidir. İğne delikleri kapanana kadar bölge temiz tutulmalıdır.
Spor yapan hastalarımızın, işlem günü ve ertesi gün ağır antrenmanlara ara vermesini isteriz. Kan basıncını ve nabzı yükselten aktiviteler, yüzdeki şişliği artırabilir. Ayrıca hekiminiz özel olarak önermediği sürece dudaklarınızı ovuşturmamalı, sert bir şekilde masaj yapmamalısınız. Öpüşmek gibi dudağa fiziksel baskı uygulayacak eylemlerden de ilk 24 saat kaçınılması, dolgunun yer değiştirmemesi (migrasyon) açısından önemlidir.
Vasküler Oklüzyon Nedir ve Risk Yönetimi Nasıl Yapılır?
Tıbbi işlemlerde şeffaflık çok önemlidir. Dudak dolgusu güvenli bir işlem olsa da her tıbbi müdahale gibi riskleri vardır. En sık görülenler basit morluk ve şişliklerdir. Ancak çok nadir de olsa, “Vasküler Oklüzyon” (Damar Tıkanıklığı) dediğimiz daha ciddi bir komplikasyon riski mevcuttur. Bu durum dolgu maddesinin yanlışlıkla bir damarın içine verilmesi veya damarın hemen yanına verilip dışarıdan baskı ile damarı sıkıştırması sonucu oluşur.
Bu durumda dokuya giden kan akışı bozulur. Bölgede renk değişikliği (beyazlaşma veya morarma) ve şiddetli ağrı gibi belirtiler görülür. İşte tam bu noktada işlemin bir KBB ve Yüz Estetik Cerrahı tarafından yapılmasının önemi ortaya çıkar. Çünkü anatomiye ve komplikasyon yönetimine hakim bir uzman, bu durumu saniyesinde fark eder.
Müdahale sürecinde kullanılan ajanlar şunlardır:
- Hyaluronidaz enzimi
- Sıcak kompres
- Kan sulandırıcılar
- Vazodilatör ilaçlar
- Steroid tedavisi
Uzman hekim, “Hyaluronidaz” adı verilen eritici enzimi kullanarak dolguyu anında çözer ve damarı açar. Erken müdahale ile bu durum kalıcı bir hasar bırakmadan tamamen düzeltilebilir. Merdiven altı yerlerde veya hekim olmayan kişilerce yapılan işlemlerdeki en büyük tehlike, bu komplikasyonun tanınmaması ve müdahale edilememesidir. Güvenliğiniz için her zaman komplikasyon yönetebilecek donanıma sahip klinik ve hekimleri tercih etmelisiniz.
Dudak Dolgusu Ne Kadar Kalıcıdır?
Hyaluronik asit dolguların kalıcılığı sonsuz değildir ve bu aslında sağlıklı olan durumdur. Dolgunun kalıcılık süresi kişiden kişiye ciddi farklılıklar gösterir. Ortalama olarak 6 ila 12 ay arasında bir kalıcılık öngörürüz. Ancak bu süre; kullanılan dolgunun teknolojisine, yoğunluğuna ve en önemlisi hastanın metabolizma hızına bağlıdır.
Metabolizması çok hızlı çalışan, düzenli spor yapan, tiroid hormonları hızlı çalışan kişilerde dolgu biraz daha çabuk eriyebilir. Ayrıca dudak, yüzün en hareketli ve kanlanması en yoğun bölgesi olduğu için, elmacık kemiği gibi hareketsiz bölgelere kıyasla dolguyu daha hızlı tüketir. Sigara kullanımı da dolgunun ömrünü kısaltan faktörlerden biridir.
Burada “Kümülatif Etki” dediğimiz bir kavram devreye girer. İlk kez dolgu yaptıran birinde erime daha hızlı olabilir. Ancak düzenli aralıklarla, dolgu tamamen bitmeden yapılan küçük dokunuşlar (touch-up), dolgunun kalıcılık süresini uzatır. Her uygulamada dipte bir miktar dolgu kalır ve üzerine yenisi eklenir. Böylece zamanla, yılda bir kez yapılan küçük bir tazeleme işlemi, formun korunması için yeterli hale gelir.
Dudak Dolgusu Kayması ve Ördek Dudak Görünümü Neden Olur?
Sokakta gördüğümüz ve estetik algımızı rahatsız eden o “ördek dudak” görüntüsü veya dolgunun bıyık bölgesine taşması (migration), kesinlikle normal bir sonuç değildir; bir uygulama hatasıdır. Bu durum genellikle iki sebepten kaynaklanır: Yanlış teknik veya yanlış ürün seçimi.
Dudak dokusunun belirli bir hacim kapasitesi vardır. Eğer bu kapasitenin üzerinde, çok yüksek miktarda dolgu tek seferde enjekte edilirse, doku bu hacmi hapsedemez. Dolgu maddesi, basınçla birlikte kendine yer arar ve genellikle dudak sınırını aşarak bıyık bölgesine doğru hareket eder. Bu da profilden bakıldığında o istenmeyen çıkıntılı görüntüyü oluşturur.
Bir diğer sebep de dolgunun yanlış katmana verilmesidir. Dudak kasının içine veya çok yüzeyel yapılan enjeksiyonlar bu soruna yol açabilir. Ayrıca dudağın o güzel kıvrımını veren “White Roll” dediğimiz beyaz çizginin dışına taşırılan işlemler de yapay durur. Bu tür bir “migration” (kayma) durumu varsa, üzerine yeni dolgu yapmak hatadır. Yapılması gereken en doğru işlem önce var olan ve yeri bozulmuş dolguyu eritmek, dudağı sıfırlamak ve doku iyileştikten sonra doğru teknikle yeniden inşa etmektir.
Dudak Dolgusu Hacim Dışında Hangi Sorunları Çözer?
Dudak dolgusu denilince akla sadece “büyütme” gelse de aslında biz bu işlemi pek çok farklı estetik ve anatomik sorunu çözmek için kullanıyoruz. Bazen hiç hacim vermeden sadece onarım yaptığımız vakalar bile mevcuttur.
Kullanım alanları şunlardır:
- Asimetri düzeltme
- Nemlendirme
- Yaşlanma karşıtı tedavi
- Gummy Smile tedavisi
- Barkod çizgileri giderme
- Ağız köşesi kaldırma
Birçok insanda doğuştan veya sonradan oluşan (diş çekimi, travma vb.) sağ-sol asimetrileri vardır. Dolgu ile bu milimetrik farkları eşitleyerek dengeyi sağlarız. Ayrıca dudakları sürekli kuruyan, çatlayan kişiler için, hacim vermeyen ama yoğun nem veren özel dolgularla “dudak gençleştirme” yaparız. Yaşla birlikte dudak üzerinde oluşan “barkod” çizgilerinin (sigara çizgileri) tedavisinde de dolgu çok etkilidir. Gülerken diş etleri çok görünen (Gummy Smile) hastalarda ise bazen botoksla kombine ederek, dudağın diş etini daha iyi örtmesini sağlarız. Yani dudak dolgusu, sadece bir büyütme işlemi değil kapsamlı bir gülüş tasarımı ve gençleştirme aracıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Dudak dolgusu doğal bir görünüm sağlar mı?
Doğru teknik ve uygun miktarda dolgu ile yapıldığında dudak dolgusu doğal ve dengeli bir görünüm kazandırabilir. Aşırı uygulamalardan kaçınılması doğal sonuçlar açısından kritiktir.
Dudak dolgusu sonrası şişlik ne kadar sürer?
Uygulama sonrası şişlik genellikle ilk 24-48 saat içinde belirgindir. Çoğu kişide 3 ila 5 gün içinde şişlik azalır ve dudaklar nihai formunu almaya başlar.
Dudak dolgusu ne sıklıkla yenilenmelidir?
Dudak dolgusu etkisini ortalama 6 ila 12 ay arasında korur. Dolgunun süresi kullanılan maddeye, uygulama tekniğine ve kişinin metabolizmasına bağlı olarak değişebilir.
Dudak dolgusu sonrası sigara içmek güvenli midir?
İlk 24 saat boyunca sigara içmek önerilmez. Sigara, dudakta irritasyon, enfeksiyon ve dolgunun düzensiz dağılmasına neden olabilir.
Dudak dolgusu eriyebilir mi?
Evet, hyalüronik asit bazlı dudak dolguları zamanla vücut tarafından emilir. İstenmeyen sonuçlarda özel bir enzim (hiyalüronidaz) ile dolgu hızlıca eritilebilir.
Dudak dolgusu hamilelikte yapılabilir mi?
Hamilelik ve emzirme dönemlerinde dudak dolgusu genellikle önerilmez. Bu süreçte hormonal değişiklikler ve enjeksiyon kaynaklı riskler göz önünde bulundurulmalıdır.
Dudak dolgusu sonrası topaklanma neden olur?
Topaklanma genellikle yanlış teknik, fazla miktarda dolgu uygulanması ya da dudak kaslarının fazla çalışması sonucu oluşur. Çoğu zaman masaj veya düzeltici müdahaleyle giderilebilir.
Dudak dolgusu acı verir mi?
İşlem öncesi uygulanan lokal anestezik kremler sayesinde acı minimum düzeydedir. Bazı dolguların içinde anestezik madde bulunduğu için işlem sırasında da konfor sağlanır.
Dudak dolgusu sonrasında asimetri oluşur mu?
Uygun teknikle yapıldığında asimetri riski düşüktür. Ancak dudak yapısındaki doğal farklılıklar nedeniyle bazen küçük düzeltme seansları gerekebilir.
Dudak dolgusu alerjiye neden olur mu?
Hyalüronik asit bazlı dolgular genellikle alerjik değildir. Ancak nadiren kişisel duyarlılık reaksiyonları görülebilir. Alerji riski çok düşük olsa da önceden hekime danışılmalıdır.

Prof. Dr. Murat Songu – Burun Estetiği (Rinoplasti) Uzmanı
Prof. Dr. Murat Songu, 1976 yılında İzmir’de doğmuş, tıp eğitimini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladıktan sonra Celal Bayar Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 2005–2006 yıllarında Fransa’nın Bordeaux kentinde Prof. Vincent Darrouzet ve Dr. Guy Lacher gibi rinoloji alanının önde gelen cerrahlarıyla çalışarak rinoplasti, fonksiyonel burun cerrahisi ve kafa tabanı cerrahisi üzerine ileri eğitim almıştır.
Burun estetiğinde doğal görünüm, nefes fonksiyonunun korunması ve yüz estetiği dengesini ön planda tutan Prof. Dr. Songu, açık teknik rinoplasti, piezo (ultrasonik) rinoplasti, revizyon rinoplasti, burun ucu estetiği ve fonksiyonel septorinoplasti operasyonlarında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir cerrahtır. Yurt içi ve yurt dışında çok sayıda rinoplasti kongresinde eğitici ve konuşmacı olarak yer almış; yüz estetiği ve burun cerrahisinde modern tekniklerin yaygınlaşmasına öncülük etmiştir.
100’den fazla bilimsel yayını, kitap bölümü yazarlıkları ve 1700’ü aşkın uluslararası atfıyla rinoplasti alanında Türkiye’nin en saygın akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Murat Songu, doğal, yüzle uyumlu ve fonksiyonel sonuçlar hedefleyen cerrahi yaklaşımıyla hem bilimsel hem estetik başarıları bir araya getirmektedir.

