Kore Burnu Tipi ve Özellikleri

Kore Burnu Tipi ve Özellikleri

Kore burnu tipi; kalın cilt örtüsü, zayıf kıkırdak desteği, düşük burun sırtı ve projeksiyon eksikliği ile karakterize edilen, estetik cerrahide Etnik Rinoplasti disiplini altında değerlendirilen özelleşmiş bir anatomik yapıdır. Doğu Asya kökenli bireylerde yaygın görülen bu morfoloji, standart burun küçültme tekniklerinin aksine, basık burun köprüsünün yükseltilmesini ve yayvan burun ucunun yapısal greftlerle güçlendirilmesini zorunlu kılar. Cerrahi tedavinin temelini, doku çıkarmak yerine eksik olan iskelet desteğini yeniden inşa etmek, yüz harmonisini bozan geniş burun kanatlarını dengelemek ve kalın deri altında tanımlı, doğal bir profil oluşturmak meydana getirir.

Kore Burnu Tipi ve Özellikleri Nelerdir?

Hasta değerlendirmelerimizde ilk dikkat ettiğimiz nokta, mevcut anatomik envanterin ne durumda olduğudur. Kore tipi burunlarda karşılaştığımız tablo genellikle güçlü bir cilt örtüsü altında yatan narin bir iskelet yapısıdır. Bu durumu bir çadıra benzetebiliriz; çadırın brandası (deri) oldukça kalın ve ağırdır, ancak onu ayakta tutması gereken direkler (kıkırdak) zayıftır. Bu dengesizlik, burnun yüzdeki duruşunu ve belirginliğini doğrudan etkiler.

Bu burun tipinde sıkça karşılaştığımız temel anatomik özellikler şunlardır:

  • Kalın cilt yapısı
  • Düşük burun sırtı
  • Zayıf uç kıkırdakları
  • Geniş burun kanatları
  • Kısa burun uzunluğu
  • Basık burun kökü
  • Yayvan burun ucu
  • Gömük kolumella
  • Az gelişmiş septum
  • Yağlı cilt dokusu

Bu özellikler bize cerrahi planlamanın “çıkartma” değil “ekleme” prensibi üzerine kurulması gerektiğini gösterir. Standart burun estetiğinde olduğu gibi kıkırdakları çıkarıp burnu küçültmeye çalışırsak, kalın deri büzüşemez ve burun şekilsiz bir top haline gelir. Bu yüzden stratejimiz her zaman iskeleti güçlendirmek üzerinedir.

Etnik Rinoplasti Yaklaşımında Temel Felsefe Nedir?

Etnik rinoplasti yaparken en büyük sorumluluğumuz, hastanın kimliğini korumaktır. Amacımız Asyalı bir hastaya, yüzüne hiç yakışmayacak, tamamen yabancı duran bir “Batılı” burun monte etmek değildir. Bu hem estetik açıdan doğal durmaz hem de kişinin karakteristik yüz ifadesini bozar. Bizim felsefemiz, hastanın etnik kökenine saygı duyarak, yüzün diğer parçalarıyla uyumlu en iyi versiyonu ortaya çıkarmaktır.

Kore tipi burun estetiğinde hedeflediğimiz estetik kazanımlar şunlardır:

  • Yüz harmonisi
  • Doğal görünüm
  • Dengeli profil
  • Belirgin hatlar
  • Kültürel uyum
  • Fonksiyonel iyileşme

Burada denge çok önemlidir. Örneğin burun sırtını çok fazla yükseltmek, alın ve çene ile olan ilişkiyi bozabilir. Ya da burun kanatlarını aşırı daraltmak, nefes almayı zorlaştırabilir. Bu nedenle her hastanın yüz oranlarına göre milimetrik bir planlama yaparız. Amaç “ameliyatlı” diye bağıran bir burun değil sanki doğuştan o yüze aitmiş gibi duran, zarif ve dengeli bir yapıdır.

Basık Burun Sırtı (Dorsum) Nasıl Yükseltilir?

Kore tipi burunlarda hastaların en yaygın şikayeti, burun köprüsünün (dorsum) çok alçak olmasıdır. Bu durum yüzün ortasında bir derinlik eksikliği yaratır ve profil görüntüsünü zayıflatır. Hastalarımız genellikle gözlük taktıklarında burnun üzerinde durmamasından veya fotoğraflarda burnun silik çıkmasından yakınırlar.

Bu sorunu çözmek için burun sırtını yükseltmemiz, yani “augmentasyon” yapmamız gerekir. Geçmiş yıllarda bu işlem için silikon implantlar sıkça kullanılırdı. Ancak bir hekim olarak burun gibi hareketli ve kanlanması hassas bir bölgede yabancı cisim kullanımına mesafeli yaklaşıyorum. Silikon implantlar zamanla yer değiştirebilir, enfeksiyon kapabilir veya cildi incelterek dışarıdan belli olabilir.

Bu riskleri ortadan kaldırmak için güncel ve en sağlıklı yaklaşım “otojen” doku kullanımıdır. Yani hastanın kendi vücudundan elde ettiğimiz kıkırdakları kullanıyoruz. Bu yöntemle elde ettiğimiz avantajlar şunlardır:

  • Tam doku uyumu
  • Ömür boyu kalıcılık
  • Düşük enfeksiyon riski
  • Doğal görünüm
  • Reddedilme riskinin olmaması

Hastanın kendi kıkırdaklarını (genellikle kaburga veya kulak) ince ince işleyerek, burun sırtına yerleştiriyoruz. Bu sayede hem istediğimiz yüksekliği elde ediyoruz hem de dokunun vücutla bütünleşmesini sağlıyoruz. Sonuç, dokunduğunuzda kendi kemiğiniz gibi hissettiren, doğal ve sağlam bir burun sırtı oluyor.

Burun Ucu Düşüklüğü ve Zayıf Kıkırdak Sorunu Nasıl Çözülür?

Burun ucu, estetiğin imza noktasıdır. Ancak Kore burun yapısında burun ucu kıkırdakları oldukça yumuşak ve desteksizdir. Bu zayıf kıkırdaklar, üzerindeki kalın deriyi itip sivri ve belirgin bir şekil oluşturamaz. Sonuç olarak burun ucu basık, yuvarlak ve “tanımsız” görünür. Biz buna projeksiyon eksikliği diyoruz.

Bu durumu düzeltmek için burnun ucuna adeta bir mühendis gibi yaklaşmamız gerekir. Mevcut kıkırdaklar yükü taşıyamadığı için, oraya yeni destek kolonları inşa etmeliyiz. Burun ucunu havaya kaldıracak ve öne doğru uzatacak güçlü kıkırdak greftleri kullanırız.

Bu yapılandırmada kullandığımız temel teknikler şunlardır:

  • Septal uzatma grefti
  • Kolumellar destek grefti
  • Burun ucu sütürleri
  • Kalkan greftleri
  • Şapka greftleri

Özellikle “Septal Extension Graft” (SEG) dediğimiz teknikle, burun orta duvarını (septum) ucuna eklediğimiz kıkırdaklarla uzatırız. Bu burnun ucunun zamanla düşmesini engelleyen en güçlü yöntemdir. Burun ucunu ne kadar kaldıracağımızı ve ne kadar sivrilteceğimizi, bu sağlam iskelet yapısı üzerine kurarak belirleriz. Böylece kalın derinin ağırlığına rağmen yıllarca formunu koruyan bir burun ucu elde ederiz.

Kalın Cilt ve Definasyon Problemi Nasıl Yönetilir?

Kore tipi burun estetiğinde cerrahı en çok zorlayan faktör şüphesiz kalın cilt yapısıdır. Hastalarımız sıklıkla “Burnumun ucu top gibi, hiç kibar durmuyor” şikayetiyle gelirler. Kalın deri, altta yaptığımız ince işçiliği maskeleyen bir yorgan gibidir. Eğer biz alttaki kıkırdak yapıyı yeterince güçlendirip belirginleştirmezsek, kalın deri asla istediğimiz o zarif şekli almaz.

Bu noktada hastalarıma hep şu örneği veririm: Kalın bir brandadan yapılmış bir çadır düşünün. Eğer çadırın direği kısaysa ve zayıfsa, çadır sönük ve yuvarlak durur. Çadırı gergin ve dik göstermenin yolu, direği yükseltmek ve güçlendirmektir. Bizim yaptığımız da budur. İskeleti o kadar belirgin ve güçlü yaparız ki deri gerilerek alttaki şekli almak zorunda kalır.

Bununla birlikte cildin kendisiyle ilgili de bazı müdahaleler yaparız. Uygun vakalarda uyguladığımız işlemler şunlardır:

  • Deri altı yağ temizliği
  • Bağ dokusu gevşetme
  • SMAS tabakası inceltme

Ancak burada çok dikkatli olmak gerekir. Cildi gereğinden fazla inceltmek, dolaşım bozukluğuna yol açabilir. Bu nedenle asıl kozumuz her zaman güçlü iskelet yapısıdır. Hacim küçültmekten ziyade, şekil vererek ve projeksiyonu artırarak burnu daha “tanımlı” (definasyonlu) hale getiririz. Burun aslında milimetrik olarak büyüse bile, daha şekilli olduğu için göze daha kibar ve estetik görünür.

Kaburga Kıkırdağı (Kostal Kıkırdak) Kullanımı Neden Önemlidir?

Doğu Asya burun estetiğinde, yukarıda bahsettiğim o güçlü iskeleti kurmak için ciddi miktarda kıkırdak malzemesine ihtiyaç duyarız. Hastanın kendi burun içindeki septum kıkırdağı genellikle küçük ve zayıftır. Kulak kıkırdağı ise yumuşaktır ve bükülebilir, bu yüzden burun ucunu dik tutmak veya sırtı yükseltmek için tek başına yeterli olmaz.

İşte bu noktada “altın standart” malzememiz, hastanın kendi kaburga kıkırdağıdır. Kaburga kıkırdağı bize bol miktarda, düz ve oldukça sağlam bir yapı malzemesi sunar. Bu kıkırdağı kullanarak hem burun sırtını pürüzsüzce oluşturabilir hem de burun ucuna kaya gibi sağlam bir destek verebiliriz.

Kaburga kıkırdağının sağladığı avantajlar şunlardır:

  • Yüksek mukavemet
  • Bol materyal imkanı
  • Şekil verilebilirlik
  • Biyolojik uyum
  • Uzun ömürlü destek
  • Enfeksiyon direnci

Hastalarımız bazen kaburga kıkırdağı alınması fikrinden çekinebiliyorlar. Ancak bu günümüz teknikleriyle oldukça konforlu bir işlemdir. Göğüs altı kıvrımından yapılan çok küçük (yaklaşık 2-3 cm) bir kesi ile alınır. Bu işlem göğüs kafesinin yapısını bozmaz, akciğerlere zarar vermez ve iyileşme süreci oldukça hızlıdır. En büyük artısı ise, burnunuzda taşıdığınız dokunun tamamen size ait olmasıdır. Bu ömür boyu sürecek bir güven demektir.

Geniş Burun Kanatları İçin Hangi İşlemler Yapılır?

Kore tipi burunlarda burun sırtı ve ucu yapıldıktan sonra değerlendirdiğimiz bir diğer önemli alan burun kanatlarıdır (alar taban). Genetik olarak burun kanatları yana doğru geniş ve yayvan olabilir. Bu durum burnun olduğundan daha basık görünmesine neden olur.

Burada önemli bir nüans vardır: Burun ucunu yükselttiğimizde (projeksiyonu artırdığımızda), burun kanatları bir miktar kendiliğinden daralır. Tıpkı bir çadırı direğinden yukarı kaldırdığınızda tabanının daralması gibi. Bu yüzden kanat küçültme kararını genellikle ameliyatın son aşamasında veririz.

Eğer yükseltme işlemine rağmen burun tabanı hala yüz oranlarına göre genişse, “Alar Base Reduction” dediğimiz kanat daraltma işlemini uygularız. Bu işlemde uygulanan prensipler şunlardır:

  • Taban daraltma
  • Kanat inceltme
  • Simetri sağlama
  • İz gizleme

Bu işlemde kesiler, burun kanadının yanakla birleştiği doğal kıvrıma gizlenir. Böylece iyileşme tamamlandığında izler neredeyse görünmez hale gelir. Kanat daraltma, burnun yüzdeki dikey ve yatay dengesini sağlayan, estetik sonucu taçlandıran bir dokunuştur.

İyileşme Süreci ve Ödem Kontrolü Nasıl İlerler?

Yapısal rinoplasti, özellikle kalın derili hastalarda sabır gerektiren bir iyileşme sürecine sahiptir. Bunu hastalarıma en baştan açıkça anlatmayı tercih ediyorum. Çünkü beklentiyi doğru yönetmek, en az ameliyatın kendisi kadar önemlidir. Kalın deri ve lenfatik dolaşım özellikleri nedeniyle, Kore tipi burunlarda ödem (şişlik) çözülmesi, ince derili bir buruna göre daha uzun sürer.

Ameliyat sonrası süreçte hastalarımızı bekleyen aşamalar şunlardır:

  • Atel süresi
  • Bantlama dönemi
  • Erken ödem dönemi
  • Şekillenme süreci
  • Sonuç oturması

İlk 1 hafta burnun üzerinde koruyucu bir atel bulunur. Atel alındığında burun şiş görünecektir, bu çok normaldir. Sosyal hayata dönüş genellikle 10 gün içinde mümkündür. Ancak burnun kaba şişliğinin inmesi 3 ayı, en ince detayların ortaya çıkması ve derinin iskelete tam oturması ise 1 yılı, bazen kalın derili hastalarda 1.5 yılı bulabilir.

Bu süreçte hastalarımızdan yapmalarını istediğimiz bazı şeyler şunlardır:

  • Baş yüksekte yatmak
  • Tuz tüketimini azaltmak
  • Burun masajları yapmak
  • Güneşten korunmak
  • Bol su içmek

Özellikle burun masajları ve doktorunuzun önereceği cilt bakımları, derinin o “kalıp gibi” duruşunu yumuşatmak ve alttaki iskelete yapışmasını hızlandırmak için çok değerlidir. Sabahları uyandığınızda burnunuzun daha şiş olduğunu fark edebilirsiniz, gün içinde bu şişlik inecektir; bu da iyileşme sürecinin doğal bir parçasıdır.

Ameliyat İzleri ve Teknik Seçimi Nasıl Olmalıdır?

Kore tipi burun estetiğinde cerrahi yaklaşım (açık veya kapalı teknik), vakanın gereksinimlerine göre belirlenir. Ancak bu kadar kapsamlı bir yapılandırma, greftleme ve iskelet güçlendirme işlemi gerektiren vakalarda, cerrahın görüş alanının ve hakimiyetinin maksimum olması gerekir. Bu nedenle milimetrik simetriyi sağlamak ve greftleri kusursuz yerleştirmek için genellikle açık teknik tercih edilebilir.

İz konusunda hastalarımızın endişelerini çok iyi anlıyorum. Ancak şunu belirtmeliyim ki açık teknikte burun deliklerinin arasındaki kolumella bölgesine yapılan kesi, doğru onarıldığında zamanla belirsiz hale gelir.

Cerrahi teknik seçimini etkileyen faktörler şunlardır:

  • Burun deformitesi
  • Greft ihtiyacı
  • Cilt yapısı
  • Revizyon durumu
  • Hasta beklentisi

Uygun vakalarda, yani deformitenin çok ağır olmadığı durumlarda kapalı teknik de (izsiz yöntem) kullanılabilir. Burada önemli olan cerrahın hangi teknikle en iyi sonucu alacağına inanmasıdır. Hedefimiz, burnun iç mimarisini baştan aşağı değiştirirken, dışarıdan bakıldığında “doğal” ve izsiz bir görünüm sunmaktır.

Uzun Dönem Sonuçlar ve Kalıcılık Nasıldır?

Estetik cerrahide başarı, sadece ameliyattan 1 ay sonraki fotoğraf değil 10 yıl sonraki duruştur. Kore tipi burunlarda kullanılan yapısal tekniklerin ve otojen greftlerin (kendi kıkırdağınızın) en büyük avantajı işte bu uzun dönem stabilitesidir.

Zayıf bir kıkırdak yapısı üzerine sadece silikon koymak veya yetersiz destekle burnu kaldırmak, yerçekimi ve kalın derinin baskısı karşısında zamanla yenilgiye uğrayabilir. Ancak kaburga kıkırdağı ile oluşturulmuş güçlü bir iskelet, yıllara meydan okur.

Bu cerrahinin uzun vadedeki kazanımları şunlardır:

  • Şekil koruma
  • Doku bütünlüğü
  • Fonksiyonel nefes
  • Yaşlanma direnci
Son Güncellenme: December 30, 2025

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Call Now Button