Orta Doğulu Burunlar, estetik burun cerrahisi (rinoplasti) alanında kendine özgü anatomik yapıları nedeniyle özel bir ilgi odağıdır. Bu terim, geniş bir coğrafyadaki popülasyonlarda görülen ve sıklıkla kalın cilt, belirgin burun sırtı ve farklı kıkırdak yapıları gibi ortak özellikler sergileyen burunları tanımlar. Bu benzersiz anatomik nitelikler, standart rinoplasti tekniklerinden farklı, kişiye özel cerrahi planlama ve yaklaşımlar gerektirir. Orta Doğulu Burunlar üzerine yapılan değerlendirmeler, bu yapısal farklılıkları ve bunlara en uygun estetik çözümleri anlamak açısından önem taşır, temel amaç yüzle uyumlu ve doğal sonuçlar elde etmektir.
İçindekiler
Orta Doğulu Burunlar Neden Özel Bir Yaklaşım Gerektirir?
Orta Doğu coğrafyası çok geniş bir alanı kapsar ve bu bölgedeki insanların burun yapıları da büyük bir çeşitlilik gösterir. Ancak genel olarak bakıldığında, bu burunlarda sıkça rastlanan bazı ortak özellikler vardır. Kalın cilt, belirgin burun sırtı kemeri ve nispeten zayıf burun ucu kıkırdakları bunlardan bazılarıdır. Bu özellikler, standart rinoplasti tekniklerinin her zaman istenen sonucu vermemesine neden olabilir. Bu yüzden her hastanın burun yapısını detaylıca analiz etmek ve kişiye özel, etnik kimliği koruyan bir cerrahi plan oluşturmak büyük önem taşır. Amaç sadece burnu küçültmek değil yüzle uyumlu, doğal ve dengeli bir görünüm sağlamaktır.
Orta Doğulu Burunlarda Cilt Yapısı Genellikle Nasıldır?
Orta Doğu kökenli bireylerde en dikkat çeken özelliklerden biri genellikle cilt yapısıdır. Cilt, özellikle burun ucu, burun sırtının uca yakın kısmı (supratip) ve burun kanatlarında (alar bölgeler) sıklıkla kalın ve yağlı (sebase) bir yapıya sahiptir. Bu durum cilt altındaki lifli yağ dokusunun ve yağ bezlerinin daha fazla olmasından kaynaklanabilir. Elbette bu bir genellemedir ve herkeste durum aynı değildir. Bazı kişilerde normal veya ince cilt yapısı da görülebilir. Ancak kalın cilt, ameliyat planlamasında ve sonuçlarında önemli bir faktördür.
Kalın Deri Orta Doğulu Burunlar İçin Ne Anlama Gelir?
Kalın cilt yapısı, rinoplasti ameliyatının sonuçlarını birkaç yönden etkileyebilir. İlk olarak kalın deri daha az esnektir. Bu ameliyatla yeniden şekillendirilen kemik ve kıkırdak yapının üzerine tam olarak oturup yeni şekli net bir şekilde yansıtmasını zorlaştırabilir. İkincisi, kalın deri altındaki kıkırdak yapının inceliklerini ve detaylarını gizleme eğilimindedir. Bu da burun ucunun daha toplu veya daha az belirgin görünmesine neden olabilir. Üçüncü olarak kalın ciltli burunlarda ameliyat sonrası ödem ve şişlik genellikle daha uzun sürer. Ayrıca “gaga burun” (pollybeak) olarak bilinen, burun sırtının ucunda oluşan şişlik riskini de artırabilir.
Orta Doğulu Burunların Sırt Kısmı (Dorsum) Nasıl Bir Yapıya Sahiptir?
Burun sırtı, yani burnun profilden görünen üst çizgisi, Orta Doğu burunlarında genellikle yüksek ve belirgin bir kemere (dorsal hump) sahiptir. Bu kemer hem kemik hem de kıkırdak yapıdan oluşabilir. Kemerin büyüklüğü ve şekli kişiden kişiye çok değişir. Rinoplasti sırasında bu kemerin dikkatlice ve kontrollü bir şekilde alınması hedeflenir. Genellikle kemerin kıkırdak kısmının, kemik kısmına göre daha fazla küçültülmesi gerekebilir. Ayrıca burnun alınla birleştiği nokta olan burun kökü (radiks) de genellikle yüksektir. Bu durumlar burun estetiği planlamasında dikkate alınması gereken önemli anatomik özelliklerdir.
Orta Doğulu Burunlarda Burun Ucu Kıkırdakları Neden Önemlidir?
Burun ucunun şeklini ve desteğini sağlayan ana yapılar alt lateral kıkırdaklardır. Orta Doğu burunlarında ilginç bir durum söz konusudur. Genellikle kalın olan cilt yapısının aksine, bu alt lateral kıkırdaklar sıklıkla ince, zayıf veya yumuşak olabilir. İşte bu “kalın deri / zayıf kıkırdak” ikilemi, rinoplastide özel bir yaklaşım gerektirir. Zayıf kıkırdaklar, kalın derinin ağırlığını taşıyamayabilir ve bu durum burun ucunun şeklinin belirsiz olmasına, yeterince desteklenememesine ve zamanla düşmesine yol açabilir. Bu nedenle ameliyatta bu kıkırdakları sadece küçültmek yerine güçlendirmek ve desteklemek çok önemlidir.
Orta Doğulu Burunlarda Burun Ucu Şekli ve Pozisyonu Nasıl Olabilir?
Zayıf kıkırdaklar ve kalın deri kombinasyonu nedeniyle, Orta Doğu burunlarının ucu genellikle belirli özellikler gösterir. Burun ucu şekli sıklıkla “amorf” (şekilsiz), “bulboz” (soğansı veya toplu), “boxy” (kutu gibi) veya hatları belirsiz olarak tanımlanır. Pozisyon olarak ise genellikle aşağı doğru sarkık (ptotik) bir görünüme sahiptir. Bazen burun ucu yeterince öne doğru çıkık veya yeterince kalkık olmayabilir. Ancak bu durum bazen belirgin burun kemerinin yarattığı bir göz yanılsaması da olabilir. Burun ucu asimetrileri de bu burun tipinde sıkça rastlanan durumlardandır.
Orta Doğulu Burunlarda Gülümserken Burun Ucu Düşer mi?
Evet, bazı Orta Doğu kökenli bireylerde gülümserken burun ucunun belirgin şekilde aşağı doğru hareket ettiği veya düştüğü gözlemlenebilir. Bu duruma “hiperdinamik burun ucu” denir. Bunun nedeni genellikle “depresör septi nasi” adı verilen küçük bir kasın aşırı aktif olmasıdır. Bu kas, üst dudak ile burun tabanı arasında yer alır ve kasıldığında burun ucunu aşağı çeker. Rinoplasti ameliyatı sırasında, eğer bu durum hastayı rahatsız ediyorsa, bu kasın aktivitesi cerrahi olarak zayıflatılabilir veya kesilebilir. Bu işlem, burun ucunu stabilize ederek gülümserken oluşan düşmeyi engellemeye yardımcı olur.
Orta Doğulu Burunlarda Burun Tabanı ve Delikleri Geniş midir?
Burun tabanının genişliği ve burun deliklerinin şekli de Orta Doğu burunlarında dikkat çeken özelliklerdendir. Burun tabanı, yani burnun yüzle birleştiği en alt kısım, genellikle geniştir. Burun kanatları (alar) yana doğru yayvan bir görünümde olabilir (alar flare) ve iki burun deliği arasındaki mesafe (interalar genişlik) fazla olabilir. Bu durum estetik olarak daha dar bir burun tabanı ve daha orantılı burun delikleri isteyen hastalar için rinoplasti sırasında düzeltilebilir. Bazen burun deliklerinin şekli ile burun ucunun genel görünümü arasında bir uyumsuzluk da söz konusu olabilir.
Orta Doğulu Burunların Açısı ve Oranları Farklı mıdır?
Evet, Orta Doğu burunlarında bazı açı ve oranlar genellikle Kafkas burun normlarından farklılık gösterebilir. Örneğin burun ucu ile üst dudak arasındaki açı (nazolabial açı) sıklıkla daha dardır (akut, yani 90 dereceden küçük). Bu durum özellikle burun ucu sarkıklığı ile birlikte daha belirgindir. Burun uzunluğu, genellikle burun ucunun öne doğru çıkıntısına (projeksiyon) göre daha fazla olma eğilimindedir. Yapılan antropolojik ölçümler de genellikle Orta Doğu kökenli bireylerin burun boyutlarının (uzunluk, genişlik vb.) Kafkas normlarına göre daha büyük olduğunu göstermektedir. Ancak bunlar genel eğilimlerdir ve bireysel farklılıklar her zaman mevcuttur.
Orta Doğulu Burunların Çeşitliliği Neden Önemlidir?
Belki de en önemli nokta budur. Tek bir “Orta Doğu burnu” tipi yoktur. Bu terim çok geniş bir coğrafyayı ve kültürel çeşitliliği kapsar. İran, Suudi Arabistan, Mısır, Fas, Lübnan, Türkiye, Ermenistan gibi birçok farklı ülkeden ve bölgeden insanı içerir. Dolayısıyla burun yapıları da büyük farklılıklar gösterir. Mısır tipi, Levanten tipi, Türk tipi (Anadolu ve Oryantal), Irak tipi, Kürt tipi, Fars (İran) tipi gibi tanımlanmış bölgesel fenotipler (görünüm tipleri) vardır. Bu çeşitliliğin farkında olmak, rinoplasti planlamasında kritik öneme sahiptir. Basmakalıp düşüncelerden kaçınmak ve her hastayı tamamen bireysel olarak değerlendirmek gerekir.
Orta Doğulu Burunlar İçin Ameliyat Planlaması Nasıl Yapılır?
Başarılı bir rinoplasti için en önemli adımlardan biri ameliyat öncesi yapılan dikkatli planlamadır. Orta Doğu burunlarının karmaşık ve değişken yapısı nedeniyle bu planlama daha da önem kazanır. İlk olarak hastanın burun yapısı hem dışarıdan hem de içeriden detaylı bir şekilde muayene edilir. Cilt kalınlığı, kemik ve kıkırdak yapının durumu septumun (burun orta bölmesi) durumu gibi faktörler değerlendirilir. Ardından, hastanın istekleri, beklentileri ve motivasyonu dikkatlice dinlenir. Hastanın ne istediğini tam olarak anlamak esastır. Bilgisayar simülasyonları, olası sonuçları görselleştirmek ve beklentileri netleştirmek için faydalı bir araç olabilir.
Orta Doğulu Burunlar İçin Etnik Kimliği Korumak Neden Önemlidir?
Orta Doğu rinoplastisinde temel hedeflerden biri, burnu güzelleştirirken kişinin doğal ve etnik kimliğini korumaktır. Amaç yüzle uyumsuz, “ameliyatlı” veya aşırı “Batılılaşmış” bir görünüm yaratmak değildir. Tam tersine, kişinin yüz hatlarıyla uyumlu, kendi kültürel ve etnik özelliklerini yansıtan ama daha dengeli ve estetik bir burun elde etmektir. Örneğin bazı hastalar Kafkas normlarına göre biraz daha dolgun bir burun sırtını veya daha dar bir burun-dudak açısını tercih edebilirler. Cerrahın bu istekleri anlaması ve ameliyat planını buna göre şekillendirmesi, ancak aynı zamanda yüzün genel dengesini bozacak aşırı değişikliklerden kaçınması gerekir.
Orta Doğulu Burunlar İçin Neden Yapısal Destek Gerekir?
Bu Orta Doğu rinoplastisinin temel felsefesini oluşturan çok önemli bir prensiptir. Hatırlayacağınız gibi, bu burunlarda genellikle kalın bir deri ve nispeten zayıf kıkırdaklar bulunur. Eğer ameliyatta sadece kıkırdaklar küçültülürse, zayıf kalan iskelet kalın derinin ağırlığını taşıyamaz, burun şeklinde zamanla bozulmalar, çökmeler veya burun ucunda düşme meydana gelebilir. Bu nedenle sadece doku çıkarmak yerine, burun iskeletini, özellikle de burun ucunu kıkırdak greftleri (yamalar) kullanarak güçlendirmek ve desteklemek esastır. Bu “yapısal destek” felsefesi, hem estetik olarak daha kalıcı ve belirgin bir sonuç sağlar hem de fonksiyonel sorunları önler.
Orta Doğulu Burunlar İçin Açık mı Kapalı mı Ameliyat Tercih Edilir?
Rinoplasti ameliyatı temelde iki farklı yaklaşımla yapılabilir. Açık yaklaşımda iki burun deliği arasındaki “kolumella” denilen deri köprüsüne küçük bir kesi yapılır. Kapalı (endonazal) yaklaşımda ise tüm kesiler burun içinden yapılır ve dışarıda görünür bir iz kalmaz. Orta Doğu burunlarında genellikle açık yaklaşım daha sık tercih edilir. Çünkü bu yaklaşım cerraha burun iskeletini daha net görme ve üzerinde daha hassas çalışma imkanı sunar. Özellikle yapısal destek için kıkırdak greftlerinin yerleştirilmesi, kalın derinin altında detaylı çalışma yapılması veya karmaşık düzeltmeler gerektiğinde açık yaklaşım daha avantajlıdır. Ancak kapalı yaklaşım da uygun vakalarda başarıyla kullanılabilir. Seçim, hastanın burun yapısına, yapılacak işlemlere ve cerrahın tecrübesine göre değişir.
Orta Doğulu Burunlarda Kalın Deri Ameliyatta Nasıl Yönetilir?
Kalın derinin yönetimi, ameliyatın önemli bir parçasıdır. Cerrah, ameliyat sırasında burun derisini kaldırırken (diseksiyon) dikkatli davranır. Bazen, derinin daha iyi oturmasını sağlamak ve burun ucunu biraz daha inceltmek amacıyla, deri altındaki fazla lifli yağ dokusu kontrollü bir şekilde azaltılabilir (debulking veya defatting). Ancak bu işlem çok dikkatli yapılmalı ve cildin kan dolaşımına zarar verilmemelidir. Unutulmamalıdır ki tek başına deri altını inceltmek yeterli değildir. Asıl önemli olan alttaki iskeleti yeterince güçlendirerek derinin üzerine oturacağı sağlam bir temel oluşturmaktır.
Orta Doğulu Burunlarda Güçlü İskelet Kalın Deriyi Nasıl Etkiler?
Kalın deri, altındaki yapının detaylarını gizleme eğilimindedir demiştik. İşte bu noktada güçlü bir kemik-kıkırdak iskelet oluşturmanın önemi ortaya çıkar. Ameliyatla oluşturulan sağlam ve iyi projeksiyonlu (öne doğru çıkıntılı) bir iskelet, kalın deriyi adeta bir çadır gibi gererek üzerine oturmasını sağlar. Bu sayede derinin kalınlığına rağmen burun hatları daha belirgin hale gelir ve burun ucu tanımı iyileşir. Yani kalın deriyle başa çıkmanın en etkili yolu, sadece deriyi inceltmeye çalışmak değil aynı zamanda altındaki iskeleti yeterince güçlü ve belirgin hale getirmektir. Bu yapısal destek felsefesinin kalın deri yönetimindeki yansımasıdır.
Orta Doğulu Burunlarda Ameliyat Sonrası Şişlik İçin Neler Yapılır?
Kalın ciltli burunlarda ameliyat sonrası ödemin (şişlik) daha belirgin ve uzun süreli olması beklenir. Özellikle burun ucu ve supratip bölgesindeki şişliklerin tamamen inmesi aylar sürebilir. Bu süreçte sabırlı olmak önemlidir. Şişlikleri kontrol altına almak ve iyileşmeyi hızlandırmak için bazı yöntemler kullanılır. Ameliyat sonunda burun üzerine konulan bantlar ve alçı, ilk şişliği azaltmaya yardımcı olur. İlerleyen haftalarda ve aylarda, doktorun gerekli görmesi halinde, özellikle burun ucundaki veya supratip bölgesindeki inatçı şişlikler için düşük doz kortizon enjeksiyonları yapılabilir. Bu enjeksiyonlar, ödemin ve aşırı nedbe dokusu oluşumunun engellenmesine yardımcı olabilir.
Orta Doğulu Burunlarda Burun Sırtı Kemeri Nasıl Düzeltilir?
Burun sırtındaki kemerin düzeltilmesi, rinoplastinin sık yapılan adımlarından biridir. Cerrah, kemerin hem kemik hem de kıkırdak kısmını dikkatlice ve kontrollü bir şekilde alır. Kemik kısmı törpüler veya özel kesici aletlerle (osteotom), kıkırdak kısmı ise makaslarla şekillendirilir. Son yıllarda kullanılan piezo cerrahisi (ultrasonik kemik şekillendirme) gibi teknolojiler, kemik üzerinde daha hassas ve daha az travmatik bir işlem yapma imkanı sunar. Kemer alınırken aşırıya kaçmamak, doğal bir görünüm sağlamak ve özellikle etnik karakteri korumak önemlidir. Amaç dümdüz veya “kaydırak gibi” bir burun sırtı değil yüzle uyumlu ve estetik bir profil çizgisi oluşturmaktır.
Orta Doğulu Burunlarda Kemikler Neden Daraltılır (Osteotomi)?
Burun sırtındaki kemer alındığında, özellikle kemer belirginse, burun kemiklerinin üst kısmında bir açıklık oluşur. Bu duruma “açık çatı” deformitesi denir. Ayrıca Orta Doğu burunlarının kemik yapısı genellikle geniştir. İşte bu nedenlerle, burun kemiklerini yanlardan kontrollü bir şekilde keserek (osteotomi) birbirine yaklaştırmak gerekir. Bu işlem, hem açık çatıyı kapatır hem de burun sırtını ve burun kökünü daraltarak daha zarif bir görünüm sağlar. Osteotomiler genellikle burun kemiklerinin yüze bağlandığı yan kısımlardan (lateral osteotomi) ve bazen de orta kısımdan (medial osteotomi) yapılır.
Orta Doğulu Burunlarda Orta Kubbe Neden Desteklenmelidir?
Burun sırtındaki kemer, özellikle de kıkırdak kısmı belirgin miktarda alındığında, burun sırtının orta kısmında (orta kubbe) yer alan kıkırdak yapılar zayıflayabilir. Bu durum ameliyat sonrası iyileşme sürecinde bu bölgenin içe doğru çökmesine neden olabilir. Bu çökmeye “ters V deformitesi” denir çünkü burun sırtında yukarıdan bakıldığında ters bir V harfi görünümü oluşur. Ayrıca bu bölge “iç nazal valv” adı verilen ve nefes almada önemli rol oynayan dar bir açıyı içerir. Orta kubbenin çökmesi bu açıyı daraltarak nefes alma zorluklarına yol açabilir. Bu nedenle özellikle kıkırdak kemer alınan durumlarda, orta kubbenin mutlaka desteklenmesi gerekir.
Orta Doğulu Burunlarda Spreader Greft Nedir ve Neden Kullanılır?
Spreader greftler, işte tam da yukarıda bahsettiğimiz orta kubbeyi desteklemek için kullanılan küçük kıkırdak şeritleridir. Genellikle hastanın kendi septum (burun orta bölmesi) kıkırdağından veya bazen kulak ya da kaburga kıkırdağından hazırlanırlar. Bu ince kıkırdak şeritleri, burun sırtındaki septum kıkırdağı ile yanlardaki üst lateral kıkırdaklar arasına, her iki tarafa yerleştirilir. Başlıca görevleri şunlardır. Orta kubbenin çökmesini (ters V deformitesi) önlemek, iç nazal valv açısını genişleterek nefes almayı iyileştirmek, varsa burun sırtındaki eğrilikleri düzeltmeye yardımcı olmak ve burun sırtına daha doğal, estetik bir genişlik ve kontur kazandırmak. Spreader greftler, fonksiyonel ve estetik açıdan çok önemli faydalar sağlar.

1976 yılında İzmir’de doğan Prof. Dr. Murat Songu, İzmir Atatürk Lisesi sonrası 1994 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanlık eğitimini Celal Bayar Üniversitesi’nde tamamladı. 5 Eylül 2014 tarihinde Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi’nde yapılan sözlü sınavı ile “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doçenti” olmaya hak kazandı. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Bursu’nu kazanarak Şubat 2016 – Mayıs 2016 tarihleri arasında Amerika’da Pittsburgh şehrinde UPMC (University of Pittsburgh Medical Center)’da Robotik Cerrahi Ünitesi’nde çalıştı. 2 Nisan 2021 tarihinde “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Profesörü” olmaya hak kazandı. Evli ve iki çocuk (Ayşe Songu, Selim Songu) babasıdır.