Burun içinde oluşan yaralar çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve rahatsızlık verici bir durumdur. Kuru hava enfeksiyonlar burun travması alerjiler veya tahriş edici maddeler bu yaraların başlıca sebepleridir. Bu tür yaralara iyi gelen çözümler arasında burun pasajlarını nemli tutmak için salin spreyleri kullanmak, gerekirse antibiyotik veya antiviral merhemler uygulamak ve tahriş edicilerden uzak durmak bulunur. Ayrıca nemlendirici kullanımı kış aylarında kuruluğu önlerken vazelin gibi burun jelleri burun mukozasını koruyabilir. Ağrılı veya sürekli tekrarlayan yaralar için ise tıbbi değerlendirme önerilmektedir.
İçindekiler
Kuru Hava Burun İçi Yaralarına Neden Olur mu?
Soğuk kış aylarında veya merkezi ısıtmalı kapalı ortamlarda kuru hava burun içi yaralarının oluşumuna neden olabilir. Nem seviyesi düştüğünde burun mukozası kuruyarak hassas hale gelir bu da çatlamalara ve tahrişe yol açabilir. Mukozanın kurumasıyla birlikte burun dokusu küçük yaralanmalara karşı savunmasız kalır. Bu süreçte oluşan yaralar ağrı kaşıntı ve bazen hafif kanama gibi belirtilerle kendini gösterir. Kuru hava aynı zamanda mukus zarını zayıflatarak burnu enfeksiyonlara daha açık hale getirebilir.
Önerilen önlemler:
- Nemlendirici kullanımı
- Bol su tüketimi
- Salin burun spreyleri
- Burun nemlendirici jeller
- Sert burun silmekten kaçınmak
Kuru hava nedeniyle burun kanamalarında artış yaşanabilir. Kuruyan burun mukozası çatlayarak kanamalara yol açabilir ve bu durum iyileşirken kabuklanma ve yeni yara oluşumuna neden olabilir. Özellikle burun septumu gibi bölgeler bu tür travmalara karşı daha hassas olabilir. Bu nedenle düşük nem seviyelerinde düzenli burun bakımı yapmak ve burun içi nemlendiriciler kullanmak burun sağlığını korumak için önemlidir. Ayrıca yetersiz nem seviyelerinde burun toz ve bakterileri uzaklaştırmada daha az etkili hale gelir; bu da uzun vadede tahrişe ve enfeksiyon riskinin artmasına yol açabilir.
Alerjiler Burun İçi Yaralara Nasıl Yol Açar?
Alerjik rinit burun içinde kronik iltihaba neden olarak yaralara yol açabilir. Polen toz akarları ve evcil hayvan kepeği gibi alerjenlerle temas ettiğinde bağışıklık sistemi burun zarında histamin salgılar ve bu iltihap mukus üretimini artırarak kaşıntı şişlik ve kuruluğa neden olur. Burundaki kuruma ve çatlamalar alerjik belirtileri kontrol altına almak zorlaştıkça yaralara dönüşebilir. Alerjik rinitin neden olduğu burun içi yaralanmalarında etkili olabilecek yaygın alerjenler şunlardır:
- Polen
- Toz akarları
- Evcil hayvan kepeği
Yaraların daha fazla tahriş olmasını önlemek için burun pasajlarının düzenli olarak salin spreyleri veya durulamalarla nemlendirilmesi önemlidir. Ayrıca antihistaminik ve kortikosteroid içeren burun spreyleri kullanmak iltihabı azaltır ve burun içinde yara riskini en aza indirir.
Enfeksiyonlar Burun İçi Yaralarının Yaygın Bir Nedeni midir?
Enfeksiyonlar burun içinde oluşan yaraların en yaygın nedenlerinden biridir ve bu yaralar genellikle bakteriyel veya viral ajanlara bağlı olarak ortaya çıkar. Staphylococcus aureus gibi bakteriyel enfeksiyonlar burun deliklerinde ağrılı yaralar ve kabuklanmaya yol açarak nazal vestibüliti tetikleyebilir. Viral enfeksiyonlar arasında soğuk algınlığı ve herpes simpleks virüsü burun yaralarının oluşumunda etkilidir ve çeşitli semptomlarla kendini gösterebilir. Enfeksiyonların burun içi yaralarına neden olan bazı yaygın etkenleri aşağıda bulabilirsiniz:
- Bakteriyel etkenler: Staphylococcus aureus
- Viral etkenler: Soğuk algınlığı virüsü, herpes simpleks
Bakteriyel enfeksiyonlarda burun deliklerinde ağrı, şişlik ve irinle dolu yaralar oluşabilirken; viral enfeksiyonlarda ilk olarak grip benzeri belirtiler görülür ardından burun içinde veya çevresinde ağrılı yaralar ortaya çıkar. Bu yaralar genellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde daha sık görülür ve özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında tekrarlayabilir.
Burun yaralarının ilerlemesini önlemek için erken tedavi önemlidir. Bakteriyel enfeksiyonlarda topikal veya sistemik antibiyotikler, herpes simpleks gibi viral durumlarda ise antiviral ilaçlar kullanılabilir. Bununla birlikte hijyenin sağlanması ve burun dokusunun gereksiz tahrişten korunması da iyileşme sürecine katkıda bulunur.
Travma Burun İçi Yaralarına Neden Olabilir mi?
Travma burun içi yaralarının oluşumunda etkili bir faktördür. Özellikle sık burun karıştırma ve sert sümkürme hareketleri hassas burun mukozasını tahriş ederek zedelenmelere neden olabilir. Bu eylemler burun içinde bulunan ince ve çok damarlı dokuya sürekli baskı ve sürtünme uygulayarak burun zarının yüzeyinde küçük yaralar ve sıyrıklar meydana getirir. Bu da enfeksiyonlara karşı savunmasız kalan burun dokusunu daha da hassaslaştırır. Özellikle Stafilokok bakterilerinin yol açtığı enfeksiyonlar burun iç zarında iltihaplanma ve ağrı ile sonuçlanabilir. Bu durum tedavi edilmediğinde kronikleşen yaralara dönüşebilir. Travmanın neden olduğu burun içi yaralanmalara yol açabilecek bazı yaygın davranışlar şunlardır:
- Aşırı burun karıştırma
- Sert sümkürme
- Burun kıllarını çekme
- Burnu temizlemek için yabancı cisim kullanma
Yaraların enfekte olmasını önlemek için burun hijyenine dikkat edilmelidir. Bu tür yaralanmalar tekrarlayan tahriş sonucunda iyileşme sürecini zorlaştırır ve bazen ciddi abselere yol açabilir. Tedavi seçenekleri arasında bakteriyel kolonizasyonu önlemeye yönelik topikal antibiyotiklerin yanı sıra gerektiğinde oral antibiyotikler veya iltihabı azaltmaya yardımcı ilaçlar yer alır. Ayrıca tuzlu su spreyleri burun mukozasının nemlenmesine ve dokuların onarım sürecine katkı sağlar.
Otoimmün Hastalıklar Burun İçi Yaralarına Yol Açar mı?
Otoimmün hastalıklar burun içinde yara oluşumuna neden olabilir. Granülomatozlu polianjiit (GPA) ve sistemik lupus eritematozus (SLE) gibi hastalıklar bağışıklık sisteminin vücut dokularına yanlışlıkla saldırmasıyla burun mukozasında yaralara ve ülserlere yol açabilir. GPA özellikle burun sinüsler ve solunum yollarında kan damarlarının iltihaplanmasıyla doku hasarına neden olur. Otoimmün hastalıkların burun içi yaralara yol açabileceği durumlar arasında sık görülen belirtiler şunlardır:
- Yaralar
- Kabuklanma
- Kronik akıntı
Bu durum burun mukozasında ülserlere doku ölümü ve hasarına yol açarak “eğer burun” adı verilen deformasyona bile neden olabilir. SLE’de ise bağışıklık sistemi işlev bozukluğu mukozal lezyonlar oluşturabilir ancak bu belirtiler GPA’ya göre daha hafiftir ve genellikle ağız bölgesinde daha sık görülür.
Burun semptomlarının kontrol altına alınması için bağışıklık sistemini baskılayan tedaviler uygulanır. GPA durumunda lokal bakımda nemlendirici burun spreyleri tuzlu su solüsyonları ve gerektiğinde topikal steroidler iltihaplanmayı hafifletmeye ve olası enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur.
Alerjen veya Tahriş Edici Maddelerle Temas Burun İçi Yaralarına Sebep Olur mu?
Alerjen veya tahriş edici maddelerle temas burun bölgesinde alerjik kontakt dermatit (AKD) gelişmesine neden olabilir. Hassas cilt üzerinde özellikle belirli maddelere karşı bağışıklık sistemi tarafından bir tepki oluşur ve bu da iltihaplanma ve yaralara yol açabilir. Özellikle burun gibi hassas bölgelerde görülen bu iltihaplanmanın başlıca tetikleyicileri şunlardır:
- Nikel
- Parfümler
- Bazı metal eşyalar
- Deterjanlar
- Kozmetik ürünler
Burun çevresinde alerjik reaksiyona neden olan bu maddeler temasla tetiklenen bir bağışıklık tepkisine yol açar. Bu durumda bağışıklık hücreleri iltihabi kimyasallar salgılayarak etkilenen bölgede kızarıklık kaşıntı şişlik ve döküntü gibi semptomlara neden olur. Özellikle nikel günlük hayatta sık karşılaşılan bir alerjen olduğu için ciltte hassasiyet oluşumunu artırabilir ve burun çevresinde temas edilen bölgelerde yaraların gelişmesine neden olabilir. Parfümler de kompleks kimyasal yapıları nedeniyle cildi tahriş eder; içerdikleri bileşenler burun bölgesinde hassasiyeti artırabilir.
AKD’nin tetikleyicilerinden uzak durmak ve korunmak bu tür alerjik reaksiyonları ve yaraları önlemeye yardımcı olur. Yama testi ciltte reaksiyona neden olan alerjenleri tespit ederek tedavi sürecinde hangi maddelerden kaçınılması gerektiğine dair önemli bilgiler sunar. Özellikle burun gibi yüz bölgesinde hassas cildi tahriş eden ürünleri kullanmamak ve cildi koruyucu merhemlerle desteklemek burun yaralarına karşı etkili önlemlerden biridir.
Antibiyotik veya Tıbbi Tedavi Ne Zaman Gereklidir?
Antibiyotikler burun içindeki yaraların tedavisinde yalnızca bakteriyel enfeksiyon varlığında gereklidir. Bakteriler kaynaklı enfeksiyonlar burun içinde yayılma eğilimi gösterip iltihaplanma şişlik ve ağrıya neden olabilir. Bu gibi durumlarda doktor kontrolünde antibiyotik kullanımı enfeksiyonun kontrol altına alınmasını ve yara iyileşmesini hızlandırabilir. Özellikle aşağıdaki durumlarda antibiyotik veya ek tıbbi tedavi düşünülmelidir:
- Ağrılı ve irinli burun yaraları
- Kızarıklık ve şişlik ile beraber gelen enfeksiyon belirtileri
- Uzun süre iyileşmeyen veya büyüyen yaralar
- Ateş veya diğer sistemik belirtilerin eşlik ettiği durumlar
Kortikosteroidler ise bakteriyel kaynaklı ciddi enfeksiyonlarda belirgin inflamasyonun olduğu vakalarda destek tedavi olarak eklenebilir. Anti-inflamatuar etkileri sayesinde şişlik ve inflamasyonun hızla kontrol altına alınmasını sağlayarak iyileşme sürecini destekler. Ancak bağışıklık baskılayıcı özellikleri nedeniyle kortikosteroid kullanımı mutlaka kısa süreli dikkatli ve doktor gözetiminde yapılmalıdır. Özellikle şu gibi kritik durumlarda kortikosteroidler kullanılabilir:
- Ciddi solunum yolu enfeksiyonları
- Yoğun inflamasyon ve şişlik ile seyreden durumlar
- Hızlı inflamasyon kontrolü gereken şiddetli enfeksiyon vakaları
Antibiyotik ve kortikosteroid kombinasyonları her hastanın durumu enfeksiyonun şiddeti ve bireysel iyileşme yanıtına göre düzenlenmelidir. Yanlış veya gereksiz antibiyotik kullanımı antibiyotik direnci riskini artırabileceği için mutlaka doktor önerisiyle alınmalıdır. Aynı zamanda viral enfeksiyonlarda antibiyotiklerin etkili olmadığını bilmek önemlidir.
Burun İçi Yaraları İçin Ne Zaman Tıbbi Yardım Almalısınız?
Burun içi yaralarının tedavi sürecinde bazı durumlarda tıbbi yardım almak şarttır. Burun yaraları bazı belirtilerle birlikte ortaya çıktığında altta yatan daha ciddi bir sağlık sorununun işareti olabilir ve müdahale gerektirir. Burun içi yaralarınız aşağıdaki belirtilerle birlikte seyrettiğinde tıbbi yardım almanız önerilir:
- Yaraların kötüleşmesi veya geçmemesi
- Şiddetli ağrı hissi
- 38.3°C ve üstünde ateş
- Şişlik ve kızarıklık
- Kafa karışıklığı veya oryantasyon bozukluğu
Bu durumlarda burun yaraları basit bir rahatsızlıktan öte sinüs enfeksiyonu selülit veya hatta menenjit gibi ciddi komplikasyonların belirtisi olabilir. Erken tıbbi müdahale enfeksiyonun yayılmasını önlemeye ve gerekli tedavilerin hızlı bir şekilde uygulanmasına olanak tanır. Bu belirtilerle karşılaşan bireyler ilerleyebilecek enfeksiyon ve olası risklere karşı sağlık uzmanından destek alarak komplikasyonları önleyebilir.
1976 yılında İzmir’de doğan Prof. Dr. Murat Songu, İzmir Atatürk Lisesi sonrası 1994 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanlık eğitimini Celal Bayar Üniversitesi’nde tamamladı. 5 Eylül 2014 tarihinde Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi’nde yapılan sözlü sınavı ile “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doçenti” olmaya hak kazandı. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Bursu’nu kazanarak Şubat 2016 – Mayıs 2016 tarihleri arasında Amerika’da Pittsburgh şehrinde UPMC (University of Pittsburgh Medical Center)’da Robotik Cerrahi Ünitesi’nde çalıştı. 2 Nisan 2021 tarihinde “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Profesörü” olmaya hak kazandı. Evli ve iki çocuk (Ayşe Songu, Selim Songu) babası Prof. Dr. Murat Songu kurucusu olduğu Songu Klinik’te çalışmalarına devam etmektedir.