Burun solunum ve koku alma işlevlerinde kritik bir rol oynar. Solunan havayı filtreleme ısıtma ve nemlendirme görevini üstlenen burun boşluğu skuamöz ve silialı psödostratifiye epitel ile kaplıdır. Burun konkaları hava akımına türbülans katarak mukozayla teması artırır bu sayede filtrasyon ve nem tutma işlevi sağlanır. Koku alma bölgesi ise duyusal nöronlar yardımıyla koku algısını işler. Ek olarak goblet ve Bowman bezlerinin ürettiği mukus patojenleri hapseder ve bağışıklık bileşenleri (IgA lizozim) burun savunmasını güçlendirerek mikroplara karşı koruma sağlar.
İçindekiler
Nazal Anatomide Ana Yapılar Nelerdir?
Nazal anatomi birkaç temel yapıdan oluşarak burnun işlevsel ve yapısal bütünlüğünü sağlar. Dış burun, burun septumu, burun boşluğu ve burun kıkırdakları bu yapılardandır. Dış burun, kemik ve kıkırdak bileşenlerden oluşur; kemikli yapı burun kemikleri ve maksilla’nın frontal çıkıntısını içerirken kıkırdak yapıda burna esneklik kazandıran çeşitli kıkırdaklar bulunur. Nazal anatomiye dair ana yapılar arasında aşağıdakiler yer alır:
- Burun kökü
- Dorsum (köprü)
- Apeks (uç)
- Nares veya burun delikleri
Burun septumu, burun boşluğunu ikiye bölen ve burna destek sağlayan bir yapıdır. Kemik ve kıkırdak bölümlerden oluşan bu yapı hava akışını düzenlerken burun stabilitesine katkıda bulunur. Sapmalar septumun işlevini etkileyerek hava akışında sorunlar yaratabilir. Burun boşluğu dış burnun arkasında konumlanır ve septum tarafından iki yarıya ayrılır. Yüzey alanını genişleten konka çıkıntılarıyla birlikte boşluk içindeki mukus zarı partikülleri hapseder ve havayı nemlendirir. Paranazal sinüsler burun boşluğuna bağlanarak ses rezonansına katkı sağlar.
Burun kıkırdağı burnun dış ve yapısal şeklini korur. Burun deliklerinin şekillendirilmesinden ve septumun desteklenmesinden sorumlu olan kıkırdaklar burna esneklik kazandırarak darbe emilimine katkıda bulunur. Bu temel yapıların işlevselliği burnun solunum ve koku alma yeteneklerini doğrudan etkiler ve burun sağlığının korunmasına yardımcı olur.
Nazal Boşluk Nefes Almaya Nasıl Destek Olur?
Nazal boşluk solunum sırasında havanın hazırlanmasını sağlayarak vücut sağlığını destekler. Burun deliklerinden giren hava buradaki çeşitli yapılar sayesinde temizlenir ısıtılır ve nemlendirilir. Böylece solunan hava akciğerlere ulaşmadan önce ideal koşullara getirilir ve hassas solunum yolu dokuları korunur. Nazal boşluğun nefes almayı desteklemek için sahip olduğu başlıca yapılar şunlardır:
- Nazal kıllar
- Konka yapıları
- Silialı epitel
- Goblet hücreleri
- Olfaktör bölge
Hava nazal boşluktaki konka yapıları sayesinde türbülansa uğrar ve mukozayla daha uzun süre temas eder. Bu havanın yeterince ısınmasını ve nemlenmesini sağlayarak akciğerlere güvenli geçişini kolaylaştırır. Ayrıca olfaktör bölgeye yönlendirilen bir miktar hava koku algısını da mümkün kılar.
Nazal Septum’un Nazal İşlevdeki Rolü Nedir?
Nazal septum burun boşluğunu ikiye ayırarak her iki burun pasajına dengeli hava akışı sağlar. Bu yapı solunan havanın burun içindeki dolaşımını düzenleyerek çeşitli koruyucu mekanizmaların etkin çalışmasına katkı sunar. Septumun doğal merkezi konumu burun tıkanıklığı ve açıklığının ritmik olarak değiştiği nazal döngüyü destekler bu da burun fonksiyonunun verimliliğini optimize eder. Ayrıca septumun burun iç yüzeyini genişleterek havayı nemlendirme ve ısıtma işlevine yardımcı olduğu bilinir.
Başlıca işlevleri:
- Hava akışını dengeleme
- Solunum sırasında hava sirkülasyonunu düzenleme
- Havanın nemlenmesini sağlama
- Toz ve partikülleri filtreleyerek koruma sağlama
- Kokuların koku alma epiteline yönlendirilmesini kolaylaştırma
Nazal septumun yapısındaki sapmalar özellikle deviye septum olarak bilinen durumda bu koruyucu ve düzenleyici işlevleri zayıflatabilir. Septumun eğriliği burun tıkanıklığı ağız kuruluğu ve sinüs tıkanıklığı gibi sorunlara yol açarken daha ciddi vakalarda horlama ve uyku bozuklukları gibi durumları tetikleyebilir. Bu tür anatomik bozukluklar solunum sisteminin genel sağlığını etkileyerek burundan alınan hava miktarını ve kalitesini düşürür. Septum sapmalarının etkisini azaltmak ve burun işlevini geri kazanmak için septoplasti gibi cerrahi müdahaleler gerekli olabilir.
Konkal Yapılar (Nazal Konka) Hava Akışını Nasıl Etkiler?
Konkalar burun boşluğu içinde hava akışını düzenleyen kemiksi yapılardır. Bu yapıların özel dizilimi ve işlevleri sayesinde solunan hava dar geçitlerden geçirilir böylece hava akışı yavaşlar ve mukoza yüzeyiyle temas artar. Bu mekanizma solunan havanın alt solunum yollarına ulaşmadan önce ideal hale getirilmesini sağlar. Konkaların burun içindeki hava akışını sağlıklı hale getiren işlevleri ise şu şekildedir:
- Hızını yavaşlatır
- Isıtır
- Nemlendirir
- Kısmen filtreler
Konkalar ayrıca solunum yollarına giden havayı daha sağlıklı hale getirmek için türbülans yaratır. Türbülans partiküllerle dolu havanın mukus tabakalarıyla temasını artırır bu da alerjen ve partiküllerin tutulmasına yardımcı olur. Vasküler erektil doku sayesinde konka boyutları değişebilir böylece hava direnci solunum ihtiyaçlarına uyum sağlar ve burun tıkanıklığına karşı bir denge oluşturur.
Nazal Vestibülün (Burun Girişi) İşlevi Nedir?
Burun vestibülü burun deliklerinin hemen ardında yer alarak solunum yolunda ilk savunma hattını oluşturur. Bu bölgenin temel işlevi solunan havadaki büyük parçacıkları yakalayarak solunum yollarını temiz tutmaktır. Çok katmanlı skuamöz epitel tabakası burun vestibülünü çevresel faktörlere karşı dayanıklı kılar. Bu epitel tabakasına gömülü olarak bulunan koruyucu kıllar toz ve büyük parçacıkları etkin bir şekilde hapseder ve solunum yollarına ilerlemelerini engeller. Burun vestibülünün temel işlevleri arasında aşağıdakiler yer almaktadır:
- Büyük parçacıklar
- Toz
- Hava kaynaklı kalıntılar
Ayrıca burun vestibülünde yer alan yağ bezleri mukusla birleşerek nemli bir tabaka oluşturur ve bu tabaka yabancı maddelerin burun içinde hapsolmasına yardımcı olur. Koruyucu kılları kaplayan bu mukozal yapı yalnızca havayı filtrelemekle kalmaz aynı zamanda solunan havayı nemlendirir ve yumuşatır. Bu özellikler solunum sisteminin hassas yapılarını dış etkenlere karşı korurken içeri giren havanın tahriş edici etkisini azaltır.
Burun vestibülündeki bu savunma mekanizmaları solunan havanın temiz ve güvenli bir şekilde burun boşluğuna geçişini sağlar ve akciğerlere ulaşan partikül miktarını azaltarak solunum sağlığını destekler.
Koku Duyusu Burunda Nasıl Gerçekleşir?
Koku duyusu burunda yer alan koku alma epitelinde başlar ve burun ile beynin çeşitli bölgeleri arasındaki karmaşık etkileşimlerle tamamlanır. Koku molekülleri burun boşluğunun üst kısmında yer alan koku alma epitelindeki mukusa tutunarak bu süreçte ilk adımı atar. Mukusta çözülen koku molekülleri epitel içindeki reseptör nöronlarla temas eder. Her nöron kokunun özgül moleküler yapılarına tepki veren reseptörler taşır ve bu özellikleriyle geniş bir koku yelpazesini algılamayı sağlar.
Koku alma süreci üç ana bölümde gerçekleşir:
- Koku alma epiteli ince duyu reseptörleri ile doludur
- Kribriform plaka koku sinyallerini beyine iletir
- Koku alma merkezi koku sinyallerini tanıyarak düzenler
Koku alma merkezinde işlenen sinyaller koku yoluyla beyin korteksi ve limbik sisteme aktarılır. Bu kokuların hafıza ve duygu ile ilişkilendirilmesini sağlar. Limbik sistemde yer alan amigdala ve hipokampus gibi yapılar kokulara duygusal tepkiler geliştirmede ve anıların canlanmasında önemli rol oynar.
Koku alma süreci iki farklı yolla sağlanır: burundan alınan kokular için ortonazal yol ağızdaki yiyeceklerden kaynaklanan aromalar için ise retronazal yol kullanılır. Koku ve tat algısının birleşmesi yiyeceklerin lezzetini ve tüketici deneyimini zenginleştirir. Bu çok yönlü sistem insanları çevrelerindeki geniş koku çeşitliliğine karşı duyarlı hale getirir ve çevresel uyaranlara hızlı tepki verebilme yeteneğini kazandırır.
Nazal Solunumda Nemlendirme ve Filtrasyon Neden Önemlidir?
Nazal solunumun nemlendirme ve filtrasyon süreçleri solunum sisteminin sağlıklı işleyişini destekler. Burundan alınan hava akciğerlere ulaşmadan önce belirli bir sıcaklık ve nem oranına getirilir. Bu işlemler burun boşluğundaki mukus zarları ve burun konkaları sayesinde gerçekleşir. Böylece hava akciğerlerin hassas dokularına zarar vermeyecek koşullara getirilir.
Bu süreçte burun:
- Havanın sıcaklığını 37°C’ye yakın hale getirir
- Nem oranını %100’e yaklaştırır
- Mukus tabakasından nem çeker
- Türbülans yaratarak mukozayla teması artırır
- Solunum yollarını kirleticilerden korur
Ayrıca burundan nefes almak patojenleri ve partikülleri yakalayan burun kılları ve silia ile gerçekleşen bir filtrasyon sürecini içerir. Bu filtreleme alt solunum yollarına zararlı maddelerin ulaşmasını önlerken bağışıklık sisteminin yükünü azaltır. Filtrasyonun bir diğer önemli etkisi ise burundan nefes alırken nitrik oksit salınımının artmasıdır; bu bileşik antimikrobiyal özelliklere sahiptir ve solunan havada bulunan mikropları etkisiz hale getirmeye yardımcı olur.
Burun ayrıca havadaki tahriş edici maddelere karşı koruma sağlar. Bu koruma akciğerlerde gaz değişim verimliliğini artırır ve solunum yollarının iltihaplanma riskini azaltır. Böylece nazal solunum solunum sisteminin optimal işlevi ve genel sağlık için gereklidir.
Nazal Boşluk Bağışıklığa Nasıl Katkı Sağlar?
Burun boşluğu solunum yollarının sağlığını koruma işleviyle bağışıklık sisteminin ilk savunma hattını oluşturur. Silia ve mukus burunda etkin bir bariyer sağlayarak patojenlerin alerjenlerin ve zararlı partiküllerin solunum yollarına ilerlemesini engeller. Silia ritmik hareketleriyle mukusu boğaza doğru taşır ve bu mukus içinde zararlı partiküller sıkışarak vücuttan uzaklaştırılır. Mukus tabakası yüksek oranda musin ve antimikrobiyal peptit içerir ve patojenlerin burun epiteline tutunmasını zorlaştırır.
- Silia işlevi
- Mukus yapısı
- Musin türleri: MUC5AC MUC5B
- Antimikrobiyal bileşenler
- İyon kanalları
Mukus tabakasının viskozitesi ve hidrasyonu iyon kanalları sayesinde düzenlenir bu da patojenlere karşı etkin bir bariyer sağlar. İyon taşınımı mukusun akışkanlığını artırarak nazal savunmayı optimize eder. Silia mukusu sürekli hareket ettirerek nazal boşluğu temizler ve patojenlerin alt solunum yollarına ulaşma riskini en aza indirir. Bu sistem bağışıklık hücreleri ve salgı immünoglobulinleri (IgA gibi) ile entegre çalışarak mukosilier savunmadan kaçabilecek mikroorganizmaların etkisiz hale getirilmesine yardımcı olur.
Paranazal Sinüsler Nedir ve Nazal Yapıyı Nasıl Destekler?
Paranazal sinüsler burun boşluğunu çevreleyen ve kafatası kemikleri içinde yer alan hava dolu boşluklardır. Bu yapılar başın dengesi ve ses kalitesi gibi çeşitli işlevleri destekleyerek burun yapısını tamamlar. Sinüslerin ana görevlerinden biri kafatasının ağırlığını azaltmaktır. Hava ile dolu olmaları sayesinde kafatası kas desteğine daha az ihtiyaç duyar ve boyun kaslarına daha az yük biner. Bu durum başın daha rahat hareket etmesini sağlarken enerji tasarrufuna da katkı sunar. Aynı zamanda servikal omurga üzerinde dengeli bir duruş sağlar. Paranazal sinüsler farklı kemiklerde yer alarak nazal yapıyı çeşitli açılardan destekler ve bu kemik yapılar arasında şunlar bulunur:
- Frontal kemik
- Etmoid kemik
- Sfenoid kemik
- Maksiller kemik
Paranazal sinüslerin bir diğer önemli işlevi ses rezonansı sağlamaktır. Bu boşluklar ses dalgalarının yükseltilmesine yardımcı olarak her bireye özgü bir ses tınısı kazandırır. Sinüslerin boyut ve şekil farkları bireyler arasında ses özelliklerinde farklılıklara yol açabilir. Böylece sinüsler konuşma ve ses modülasyonu üzerinde önemli bir rol oynar.
Sinüsler aynı zamanda mukus üretimiyle solunum sağlığına katkıda bulunur. Mukus zarlarıyla kaplı olan bu yapılar burna doğru mukus akışı sağlar ve burun boşluğunu korur. Mukus havadaki toz ve patojenleri hapsederek akciğerlere ulaşmasını önler ve burun geçişlerini nemlendirir. Sinüslerin tıkanması durumunda ise mukus akışı durur bu da iltihaplanma ve solunum sorunlarına yol açabilir. Paranazal sinüsler böylece burun ve genel solunum sistemini koruyarak sağlıklı nefes almayı destekler.
Nazal İşlevi Etkileyen Yaygın Durumlar Nelerdir?
Nazal işlevi etkileyen yaygın durumlar burun anatomisinde ve fizyolojisinde önemli değişikliklere neden olarak solunum kalitesini ve koku alma yetisini olumsuz etkiler. Bu durumlar arasında rinit, sinüzit ve nazal polipler yer alır. Rinit burun mukozasının iltihaplanmasıyla karakterizedir ve alerjik veya alerjik olmayan olarak ikiye ayrılır. Alerjik rinitte polen, toz akarları gibi çevresel alerjenler bağışıklık sisteminin histamin salınımıyla tepki vermesine yol açar ve çeşitli semptomlara neden olur. Alerjik olmayan rinit ise bağışıklık sistemi tepkisi olmadan dış etkenlerle tetiklenir. Nazal işlevi etkileyen bu durumların yaygın belirtileri şunlardır:
- Hapşırma
- Burun tıkanıklığı
- Burun akıntısı
- Kaşıntı
Sinüzit burun etrafındaki sinüs boşluklarının iltihaplanmasıyla ortaya çıkar. Akut sinüzit genellikle viral enfeksiyonlardan kaynaklanırken kronik sinüzit kalıcı bakteriyel enfeksiyonlar mantarlar veya tedavi edilmeyen alerjiler sonucu gelişir. Sinüzit belirtileri arasında şunlar bulunur:
- Yüz ağrısı
- Baskı hissi
- Kalın burun akıntısı
- Azalmış koku duyusu
Nazal polipler ise burun ve sinüslerdeki kronik iltihaplanma sonucu gelişen iyi huylu büyümelerdir. Kronik sinüzit astım veya aspirin duyarlılığı olan bireylerde daha yaygın görülür. Polipler sinüs drenajını engelleyerek burun hava akışını kısıtlar. Nazal poliplerin neden olduğu başlıca semptomlar ise şunlardır:
- Burun tıkanıklığı
- Geniz akıntısı
- Yüz basıncı
- Azalmış koku duyusu
Nazal polipler büyüdükçe veya çoğaldıkça burun boşluğundaki hava akışını daha fazla kısıtlayarak kronik sinüzit belirtilerini şiddetlendirebilir.
1976 yılında İzmir’de doğan Prof. Dr. Murat Songu, İzmir Atatürk Lisesi sonrası 1994 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanlık eğitimini Celal Bayar Üniversitesi’nde tamamladı. 5 Eylül 2014 tarihinde Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi’nde yapılan sözlü sınavı ile “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doçenti” olmaya hak kazandı. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Bursu’nu kazanarak Şubat 2016 – Mayıs 2016 tarihleri arasında Amerika’da Pittsburgh şehrinde UPMC (University of Pittsburgh Medical Center)’da Robotik Cerrahi Ünitesi’nde çalıştı. 2 Nisan 2021 tarihinde “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Profesörü” olmaya hak kazandı. Evli ve iki çocuk (Ayşe Songu, Selim Songu) babası Prof. Dr. Murat Songu kurucusu olduğu Songu Klinik’te çalışmalarına devam etmektedir.