Estetik ve genç bir görünüm elde etmek için dolgu maddeleri oldukça popüler bir yöntem haline gelmiştir. Özellikle yaşlanmanın etkilerini minimize etmek isteyenler için bu yöntem vazgeçilmezdir. Yüz bölgesindeki çeşitli alanlara uygulanabilen dolgu maddeleri, kişinin doğal güzelliğini ön plana çıkarır. Elmacık kemikleri, gözaltı bölgesi, dudaklar, burun kökü ve ucu ile çene bölgesindeki düşüklükler bu uygulamanın yapıldığı ana bölgelerdir. Dolgu maddeleri, yüzdeki hacim kaybını telafi ederek daha dolgun ve genç bir ifade sunar. Bu yöntem, estetik dünyasında önemli bir yer tutar.
İçindekiler
Yüz Dolgusu Uygulama Yöntemi
Yüz dolgusu, kişinin estetik beklentilerine uygun olarak yüzün çeşitli bölgelerine uygulanan bir yöntemdir. İnce iğneler ve kanüller aracılığıyla gerçekleştirilen bu işlem, derin kırışıklıkları ve çizgileri doldurmak için idealdir. İğnelerin ve kanüllerin kullanımı sırasında ağrı hissedilmez; bu sebeple anestezi verilmesi gerekmez. Ancak, uygulama öncesi herhangi bir rahatsızlık hissini azaltmak amacıyla anestezik kremler tercih edilebilir. Bu kremler, işlem yapılacak bölgeye 15-20 dakika önce uygulanır. Tedavi süresi, dolgunun uygulanacağı alanların sayısına bağlı olarak değişiklik gösterir. Genellikle bu süreç 10 ile 20 dakika arasında tamamlanır. Dolgu maddelerinin uygulanabileceği ana bölgeler şunlardır:
- Elmacık kemikleri
- Gözaltı bölgeleri
- Dudaklar
- Burun kökü
- Burun ucu
- Çene bölgesi
Bu bölgelere yapılan dolgu uygulamaları, yüzün daha genç ve dinamik bir ifade kazanmasını sağlar. Dolgular, hacim kaybını gidererek kişiye özgüven kazandırır.
Yüz Dolgusu Çeşitleri ve Kullanım Alanları
Estetik dünyasında yüz güzelliğini ön plana çıkarmak amacıyla tercih edilen dolgu maddeleri, çeşitli tiplerde bulunmaktadır. Hyalüronik asit ve kolajen, en popüler seçenekler arasında yer alır. Bu maddelerin her biri, yüzün farklı bölgelerindeki estetik ihtiyaçlara cevap vermek üzere özel olarak geliştirilmiştir. Hyalüronik asit, cilt altı dokusuna hacim kazandırırken, kolajen ise cildin yenilenmesine katkıda bulunur. Biyolojik olarak tolere edilebilir özellikleri sayesinde, bu dolgular vücut tarafından kabul görür. Ancak etkileri geçici olduğundan, belirli aralıklarla tekrarlanmaları gerekebilir.
Hyalüronik asit dolguları, yoğunluklarına göre üç ana kategoride incelenebilir:
- Düşük yoğunluklu hyalüronik asit dolguları
- Orta yoğunluklu hyalüronik asit dolguları
- Yüksek yoğunluklu hyalüronik asit dolguları
Bu dolgular, cildin ihtiyaç duyduğu derinliğe ve hacme göre yüzün çeşitli bölgelerinde uygulanabilir. Uygulama alanları arasında;
- Göz çevresi kırışıklıkları
- Nazolabial çizgiler
- Elmacık kemiklerinin belirginleştirilmesi
- Çene ve çene çizgisi düzenlemeleri
- Ameliyatsız burun estetiği
Dudak konturlarının belirginleştirilmesi ve hacminin artırılması bulunmaktadır. Bu yöntemlerle, yüz konturları daha belirgin hale getirilerek genç ve dinamik bir görünüm elde edilir.
Kolajen Dolguların Tanımı ve Özellikleri
Kolajen dolgular, yüzdeki yaşlanma etkileriyle mücadele amacıyla tercih edilen önemli bir yöntemdir. Bu dolgular, özellikle dudak ve elmacık kemikleri başta olmak üzere hacim kaybının giderilmesinde kullanılır. Biyolojik ve emilebilir özellikteki bu maddeler, vücut tarafından zamanla emilir. Dolayısıyla sunulan estetik çözüm, geçici bir süre için geçerliliğini korur. Etki süresi genellikle üç ile dört ay arasında değişkenlik gösterir. Ancak bu süre, bireyin yaşam tarzına ve alışkanlıklarına bağlı olarak farklılık gösterebilir.
- Etki süresini azaltabilecek faktörler:
- Sigara kullanımı
- Aşırı güneşe maruz kalma
- Alkol ve keyif verici madde kullanımı
Bu dolguların uygulanması, yüzde daha genç ve canlı bir görünüm elde etmek isteyenler için ideal bir seçenektir. Kişisel bakım ve sağlıklı bir yaşam tarzı bu etkilerin daha uzun süreli olmasına katkıda bulunabilir. Dolgu işlemi sonrasında, doğal güzellik ön plana çıkarılarak, kişinin özgüveni artırılır.
Yüz Dolgularının Olası Yan Etkileri
Yüz dolguları, estetik görünümü iyileştirmek için tercih edilirken, bazı yan etkileri de beraberinde getirebilir. Tedavi edilen bölgelerde genellikle hafif seviyede ve geçici yan etkiler meydana gelir. Bu yan etkiler arasında;
- Şişlik
- Kızarıklık
- Morarma
- Kaşıntı
- Renk değişikliği veya hassasiyet
yer alır. Dolgu uygulaması sonrası bu tür semptomlar, işlem yapılan alanın tepkisi olarak değerlendirilir. Ayrıca, nadiren de olsa, bazı kişilerde dolgu maddelerine karşı alerjik reaksiyonlar görülebilir. Bu reaksiyonlar daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden dolayı, dolgu maddelerine karşı bilinen bir alerjisi olan bireylerin bu tedaviden kaçınması önerilir. Dolgu tedavisi sonrası yaşanabilecek yan etkiler genel olarak geçici olup, uygulama yapılan kişinin günlük yaşantısını önemli ölçüde etkilemez.
1976 yılında İzmir’de doğan Prof. Dr. Murat Songu, İzmir Atatürk Lisesi sonrası 1994 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanlık eğitimini Celal Bayar Üniversitesi’nde tamamladı. 5 Eylül 2014 tarihinde Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi’nde yapılan sözlü sınavı ile “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doçenti” olmaya hak kazandı. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Bursu’nu kazanarak Şubat 2016 – Mayıs 2016 tarihleri arasında Amerika’da Pittsburgh şehrinde UPMC (University of Pittsburgh Medical Center)’da Robotik Cerrahi Ünitesi’nde çalıştı. 2 Nisan 2021 tarihinde “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Profesörü” olmaya hak kazandı. Evli ve iki çocuk (Ayşe Songu, Selim Songu) babası Prof. Dr. Murat Songu kurucusu olduğu Songu Klinik’te çalışmalarına devam etmektedir.